11 Ekim 2016 Salı


İLGİNÇ  HİKAYELER



budist tapınağı gül yaprağı ile ilgili görsel sonucu











Merhaba Değerli Dostlarım,

Sizlere bugün iki küçük hikaye hazırladım, hani Kıssadan Hisse derler ya  o türden  hikayeler.
Yazılarımda konu başlıklarını kısa süreli olarak belirli aralıklarla değiştiriyorum, sizler için daha dikkat çeken yazılar bulmağa çalışıyorum. Zaten gelen istatistiklerden siz değerli dostlarımın nelere ilgi duyduklarını, az çok artık öğrendim. Mümkün olduğu kadar konular için seçici olmağa gayret edeceğim.

Bugünkü yazımda ilginç iki hikayem olacak, birinci hikaye dışarıdan uzak doğudan, diğeri ise eski Osmanlı zamanına ait. Umarım her iki hikaye de  hoşunuza gider.


Kendinizi Sevin Ve Mutlu Olun...En iyi dileklerimle. Esen kalın. 

Gül Yaprağı

    
hint bilge resim ile ilgili görsel sonucuUzakdoğu'da bir Budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı, kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda ne vurulacak bir tokmak ne çalınacak bir zil vardı.

bardakta gül yaprağı resmi ile ilgili görsel sonucuBir süre sonra kapı açıldı... İçerdeki Budist, kapıda duran yabancıya baktı... Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu. Budist bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. İçerideki Budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı...
 


Virane Bir Köy
     padişah ve vezir resim ile ilgili görsel sonucu
Padişahlardan biri; çok çalışkan, çok faal Baş vezirinin hakkında çokça yayılan dedikodular yüzünden azletti. Emeklerine karşılık olarak da emir verdi:
- Ülkeye için çok hayırlı işler yapmışlığın vardır. Şöyle güzel, toprağı bereketli ve kalkınmış bir köy beğen; orayı sana vereyim. Ailenle, akrabalarınla beraber orada yaşarsın.
Vezir:
- Hünkarım, kerem buyurdunuz, lütfettiniz!... Ancak izniniz olursa ben kalkınmış bir köy değil, virane bir köy isterim. Orada hem oturayım, hem de orayı imar edip düzenini kurayım.
Diye ricada bulundu... Padişah vezirin isteğini kabul etti ve adamlarına, eski Baş vezirin oturması için virane bir köy bulunmasını emretti.
Hükümdarın adamları ülkeyi en ücra yerlerine kadar dolaştılar fakat Baş vezirin istediği gibi imara muhtaç bir yer bulamadılar. Bunu da gelip hükümdara haber verdiler. Padişah eski Baş vezirini tekrar huzuruna çağırttı:
- Ülkede istediğin gibi virane bir yer yokmuş. Ne yapacağız şimdi?
virane bir köy resim ile ilgili görsel sonucuEski Baş vezir:
- Efendimiz, ben ülkenizde virane bir yer olmadığını zaten biliyordum. Çünkü; ben uyku ve isti rahatımı terk etmek, gecemi gündüzüme katmak pahasına ülkenin her yanını bizzat imar ettirdim. Amacım bunu sizin de öğrenmenizdi. Ayrıca uyarmak istedim ki; benim yerime atayacağınız Baş vezir, ülkenizin bugünkü durumunu daha ileriye götürmese bile geriletmesin.
Eski Baş vezirin açıklamasından sonra büyük bir hata yaptığını anlayan padişah; azlettiği Baş veziri hemen tekrar eski görevine atadı.

halibrahim ekledi -11 Eylül 2012


Günün Sözü : " Yaptıklarıyla küçülenler, laflarıyla büyüdüklerini sanmasın !"

İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
10 Ekim, 2016, Antalya 
 




 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder