Çok Değerli Dostlarım,
Bu yazımda farklı bir hikayem olacak, Kişisel Gelişimimize katkı sağlayabileceğini düşündüğüm bir başka hikayeyi sizinle paylaşmak istedim.
Ön yargılarımızla ve varsayımlarımızla ilgili o kadar çok hikayelerim ve bir o kadar da yazılarım oldu, bu konuda sizlerle fazla bir şey paylaşmak istemiyorum.
Ön yargılarımızdan ve varsayımlarımızdan( Hipotez) kurtulduğumuz gün, Dünyanın en mutlu insanları olarak yaşayabileceğimize inancım sonsuz.
Hayatta bulunan hiç bir şey göründüğü şekilde değildir, görünen şeyi farklı düşünmek, hakkında farklı yorumlarda bulunmak, bizleri gelecekte bir daha asla düzeltemeyeceğimiz telafisi çok zor yanlışlarla karşı karşıya bırakabilir. Bir kişi hakkında yanlış hüküm vermek veya o kişi olmamasına rağmen öyleymiş gibi davranmak...
Ön yargı, bir kişi ya da olaya ilişkin yeterli bir bilgi edinmeden, önceden, peşin bir karara varmış olma durumudur.
Toplumun küçüklükten itibaren kulağımıza fısıldadığı her kelime ve sunduğu her resim, ön yargımızın temel taşlarıdır. Ön yargı, insanların düşüncesizliğine bir kılıftır. En adaletsiz yargı ön yargıdır.
Varsayım veya (Hipotez), bilimsel yöntemde olaylar arasında ilişkiler kurmak ve olayları bir nedene bağlamak üzere tasarlanan ve geçerli sayılan bir önermedir.
Kendinizi Sevin Ve Mutlu Olun...En iyi dileklerimle. Esen kalın.
Kendinizi Sevin Ve Mutlu Olun...En iyi dileklerimle. Esen kalın.
İhtiyar Çöpçü
İhtiyarlığa adım atalı çok olmuştu. Gözleri dalgalara takılmış halde, iyi kötü yönleriyle geçmişi düşünüyordu. İnsanlığa karşı pek güveni kalmamıştı.
İyilik yaptıkça nankörlük gördüğünü düşünüyordu. Çoğu kişinin kendisine "enayi" gözüyle baktığını da biliyordu. Fakat karşılıksız iyilik yapmaktan vazgeçmiyordu. Çünkü kendisini hayata bağlayan çok az değerden birisi de, kendisine olan saygısıydı.
Onu da kaybederse , her şeyini kaybetmiş olacağını düşünüyordu.
İhtiyar adam kayalıkların üzerinden yavaşça doğruldu, denizin kenarına atılmış kırık içki şişesi gözüne takılmıştı. İçki içmezdi ama görüp de almazsa ve bu kırık şişe birine zarar verirse vicdan azabı duyacağını düşündü. Onun şişeyi yerden aldığını gören biri kız, biri erkek iki genç gülüştü.
Erkek ; Çöpçü herhalde dedi.
İhtiyar adam herkesi hoş görmeye çalışırdı, özellikle gençleri ama yine de gencin, kendisi hakkında arkadaşıyla şakalaşırken biraz sesini alçalt mamasına, kendisinin duymaması için gayret etmemesine canı sıkılmıştı.
İhtiyar kırık camları atmış dönerken, gençlerin az önce kendisinin oturduğu kayalarda, azgın dalgalara karşı şakalaştığını, birbirini itekler gibi yaptığını gördü. Biraz daha uzakta bir kayaya gidecekti ki, birinin denize düşme sesi ve çığlığı kulaklarında çınladı. Kız düşmüştü, .
Sportif yapılı gencin hemen atlayıp kızı kurtarmasını bekledi. Fakat kayadan kayaya telaşla koşan genç atlamaya cesaret edemiyordu. Genç ne yapacağını bilemez halde dalgaların uzaklaştırdığı kız arkadaşına bakıyor, bağırıyordu. Sağa sola deli gibi koştururken, hemen yanından birinin denize atladığını duydu, bu az önce dalga geçtiği ihtiyar adamdı.
İhtiyar adam dalgaların tüm zorluğuna rağmen, güçlü kulaçlarla kıza yetişti, saçlarından yakaladı kayalara doğru çekti. Kayalara yaklaştığında kıyıdaki genç, kızı yakalayıp önce yukarı, sonra sahile çekti.
İhtiyar adamı o anda unutmuştu bile. Birden aklına gelip denize doğru baktığında ihtiyar adamın hala çıkamadığını gördü. İhtiyar kollarında derman kalmamış halde, kendisini kıyıdan koparmaya çalışan dalgalara kendini bıraktı. Genç çılgına döndü, sevdiği kızı kurtaran , az önce dalga geçtiği ihtiyar gidiyordu. Kısa zamanda büyük şeyler olmuştu hayatında. Hayatta en çok sevdiği kişiyi kurtaramamış, başkası kurtarmıştı ve o da şimdi kendisinden özür bile dileyemeden, boynuna tüm utançları takarak sonsuza dek gidiyordu.
Kendine tam gelememiş kız , gencin sulara atlayışına baktı bağırdı ama nafile. Oysa arkadaşının kendisi kadar bile yüzemediğini iyi biliyordu. Genç erkek tüm çabasına rağmen ihtiyara yaklaşamamıştı bile , dalgaların üzerinde boğulan değil, sanki dinlenen biri gibi duran ihtiyar da sanki gülümsüyor gibiydi. Genç bir anda ihtiyardan daha çok kıyıdan uzaklaştığını fark etti. Bitiyordu her şey.
Gerçekmiş demek ki diye düşündü, hayatı, arkadaşları , sevdikleri hızlıca gözlerinin önünden geçiyor gibiydi. İnsan ölüme yaklaşınca böyle oluyormuş. Su yutuyordu ama mücadeleyi bırakmıştı.
****************
Birden beklenmedik bir şey oldu; genç adam kolunun kuvvetlice yakalandığını hissetti, önce köpekbalığı aklına gelip telaşla çekmek istedi ama hemen yanında ihtiyar adamı fark etti.
İhtiyar adam önce kolundan yakalamış, sonra yakasından tutup, onu bir bebek gibi çekmeye başlamıştı. Göz açıp kapayana kadar kıyıya gelmişlerdi. İhtiyar adam, genci kızın yanına kadar atmış, nefesleniyordu. Gençlere gülümsedi ;
- Siz de, ben de bu gün güzel dersler aldık. Ben kendi adıma çok mutlu oldum. Siz kimseyi küçümsememeyi öğrendiniz. Ben de bu küçük dalgalarda sizi deneyerek, insanlığın ölmediğini gördüm. Delikanlı beni kurtarmaya gelmen, beni ne kadar mutlu etti sana anlatamam. Fakat ben daha bu dalgalara yenilecek kadar kocamadım
İhtiyar kıyıda kendilerini toparlamaya çalışan gençlerin bir şey söylemesine fırsat vermedi;
-Hoş çakalın !. . . deyip yürüdü.
Gençler peşinden koşamadıkları ihtiyara şaşkınlıkla, içlerinde bir buruk sevinçle bakakaldılar.
Kaynak : YAZAR : Ahmet Ünal ÇAM
Güzel Sözler : " Ön yargılar, insanları birbirlerinden uzak tutmak için bilgisizlikten yapılmış zincirlerdir."
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
23 Ekim, 2016, Antalya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder