14 Eylül 2017 Perşembe

GEVHER NESİBE SULTANIN AŞKI








  
Merhaba Gönül Dostlarım,

Dünkü Florence Nightingale' in tanıtımı ile ilgili yazımızın Güzel Sözler bölümünde
 " Modern hemşireliğin kurucusu; Florence Nightingale' dir. Nightingale şu sözleriyle ünlüdür. "Tanrının en değerli armağanı olan hayat, çok defa hemşirenin ellerine terk edilmiştir." İlk Türk hemşire: Selçuklu döneminde yaşamış olan Gevher Nesibe' dir sözü üzerine Gevher Nesibe kimdir, nerede yaşamıştır, hayatını  sizler için araştırdım, ortaya çıkan aşağıdaki  hikayenin sonucunu hep birlikte okuyalım.

gevher nesibe ile ilgili görsel sonucu

Evet Gevher bir sultan kızıdır, önüne nefis taamlar, körpe meyveler dizilir. Ama sahrada aç bi ilaç koşuşturan çocukları düşündükçe iştahtan kesilir. Odası aydınlık ve sıcaktır lâkin bozkırın ayazında titreyen erleri hatırladıkça çıldırası gelir.
 Gevher Nesibe Sultan, Selçuklu Hükümdarlarından II. Kılıçarslan’ın kızıdır. Birinci Gıyaseddin Keyhüsrev’in de kız kardeşidir.

Gevher Nesibe Hatun, bir sultan kızıydı ama, o, asıl sultanlığın, “gönül sultanlığı” olduğunu bilir, seven ve sevilen gönüllerde taht kurmanın gerçek sultanlık olduğuna inanırdı... KARA SEVDAYA TUTULMUŞTU!..
Hani o mahir hekimler?
Bir ara cepheden öyle çok yaralı gelir ki sarayın koridorları revire döner. Ne yazık ki (ya da ne mutlu ki) gazilerin çoğu hekim yüzü göremeden vefat eder, elbiseleri ile defnedilirler. Evet insanın nefesi sayılıdır ama hekimler ıstırap dindirmenin 40 yolunu bilirler. Gevher kız sabahlara kadar yüzünü gözünü tırmalar “neden bizim usta cerrahlarımız yok. Hem bin derde deva bulan tabiplerimiz nerede” diye kendini hırpalar.
“ARTIK AHİRET YOLCUSUYUM!..”“Ben devasız bir derde düştüm, kurtulmama imkân yok, hiçbir hekim derdime çare bulamadı; ben artık ahiret yolcusuyum, eğer dilersen benim adıma bir şifahane (hastane) yaptır! Bu şifahanede bir yandan dertlilere şifa verilirken, bir yandan da çaresi olmayan dertlere çare aransın. Bu şifahane ünlü hekim ve cerrah yetiştirsin. Burada kimseden bir kuruş para alınmasın. Burası benim adıma bir vakıf olsun...”
kayseri gevher nesibe hatun darüşşifası ile ilgili görsel sonucuEvet, bu güzel ve ihlaslı Türk kızının acıklı hikâyesi, muhteşem bir binanın yapılmasına vesile olurken, Kayseri de; bugün Tıp Tarihi Müzesi olarak kullanılan büyük bir Selçuklu eserine kavuşmuş olur...
Merhametli kızımız bir gün sultanın huzuruna çıkar. Ne kadar takısı varsa önüne koyar ve kararlı bir sesle “ben bir şifahane yaptırmak istiyorum ağabey” der. Gıyaseddin Keyhüsrev çok duygulanır onun bıraktığı mücevherlerin üzerine binlerce kese altın ekler ve Anadolu’nun “en büyük” şifahanesinin yapılmasını emreder..
Bina hızla şekillenir ama Gevhercik göremez.
Alıntı
"Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’nın Magellan projesi kapsamında, 1993 yılında Gevher Nesibe ismi Dünyanın meşhur kadınları arasına alınmış ve Venüs Gezegeninde ki bir tepeye ismi verilmiştir."
Önce Kendinizi Sevin  sonra da Sevdiklerinizin ve sahip olduklarınızın değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın.. 


GEVHER NESİBE’NİN AŞKI 

Kayseri - Gevher Nesibe'nin aşkı (800 yıllık tarihi bir hikaye)

 Gevher Nesibe Selçuklu Hükümdarlarından II. Kılıçaslan’ın kızıdır.
Selçuklu soyundan gelen kara kaşlı, kara gözlü, kara saçlı, ak yüzlü Türk kızı, Selçuklu ordusunun komutanlarından bir sipahiye gönlünü kaptırır. Lakin, Nesibe’nin ağabeyi 1. Gıyaseddin  Keyhüsrev bu aşka karşı çıkmıştır. Sipahiyi, Kayseri’den uzak tutmanın yollarını arar ve onu muharebeden muharebeye gönderir. Nihayet böyle kanlı savaşların birinde sipahi şehit olur.
Bunu öğrenen Nesibe Hatun, üzüntüsünden vereme yakalanır ve hasta yatağına mahkum olur. Kız kardeşinin derdine doktorların çare bulamadığını öğrenen Gıyaseddin, onu ölüm döşeğinde ziyaret eder. Artık ne söylese bir anlamı yoktur. Ondan son dileğinin ne olduğunu sorar.
Gevher Nesibe:
- Benim derdimin çaresi yok, ben son yolculuğuma çıkıyorum. Benim mal varlığımla benim adıma bir şifahane (hastane) yaptırır mısın? Der.
Gıyaseddin, derin acılar içinde bu sözleri dinler, ona söz verir ve kardeşinin ölümünü çaresizce seyreder. Onun bu dileğini gerçekleştirmek için canla başla çalışmaya başlar. 1204 yılında hastanenin yapımına başlanır ve iki yılda bitirilir. Gıyaseddin, kız kardeşinin türbesini de hastanenin içine inşa ettirir.

kayseri gevher nesibe türbesi ile ilgili görsel sonucu
Gıyaseddin ’den sonra Gevher Nesibe’nin diğer kardeşi İzzeddin de hastanenin doğusuna bir tıp okulu yaptırır. Bu okulun yapımına, 1210 yılında başlanmış ve dört yılda tamamlanmıştır. Ve dile kolay, bu hastane ve okul 1890 yılına kadar kullanılmış ve insanların dertlerine deva olmuş. Hatta burada akıl hastalarını müzikle tedavi eden ya da ruhlarına dinginlik veren hekimler görev yapmışlar.
Bu güzel Selçuklu kızının acıklı hikayesi, böyle bir muhteşem bir binanın yapılmasına vesile olurken Kayseri şehri de bugün Tıp Tarihi Müzesi olarak kullanılan büyük bir Selçuklu eserine kavuşmuştur.
1206 yılında tamamlanan hastanenin bu yıl yapılışının 800. yılıdır. Düşünebiliyor musunuz, tam 800 yıl öncedir bu anlatılan şeyler. Öyleyse bu 800 yıllık hikayeyi, Gevher Nesibe’nin aşkını herkes öğrenmelidir. Öğrensinler ki aşkın nelere kadir olduğunu anlasınlar.


Kaynak : Burhanettin Akbaş

Burhanettin Akbaş






https://youtu.be/DEC_1OQ5GyM                                        
kayseri gevher nesibe sultan şifahanesi  resim ile ilgili görsel sonucu

Günün Sözü :
  Bilge düşünür Mevlana bizlere şöyle seslenir; 
“Kamil odur ki; koca dünyada bir eser, Eseri olmayanın yerinde yeller eser."
                                                                                                                                          
      
İbrahim Birol,  http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
14 Eylül 2017, Antalya








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder