Merhaba Gönül Dostlarım,
Yılmaz Ulusoy
İş adamı
Doğum tarihi: 1941, Of
Sayın Ulusoy' un aşağıdaki makalesini okuduktan sonra " Hayata İz Bırakanlar" bölümümüzde kendisine öncelikli yer vermemizin nedeni açık ve net olarak anlaşılmaktadır.
Kendisine ve tüm Ulusoy Ailesine bu ülkeye verdikleri ve verecekleri kalıcı eserler ve aynı zamanda" Hayata İz Bırakmaları" nedeniyle sonsuz minnet ve şükranlarımızı arz ederiz.
Bu arada,
2017-2018 eğitim maratonu başlıyor.
Önce Kendinizi Sevin sonra da Sevdiklerinizin ve sahip olduklarınızın değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın...
Bu arada,
2017-2018 eğitim maratonu başlıyor.
Bu öğretim yılında, nüfusu 17 milyonu geçen öğrenci ve öğretmen 18 Eylül günü ders başı yapacak.
18 Eylül Pazartesi günü başlayacak yeni eğitim süreci 19 Ocak 2018' de yeni yıl tatiline girecek. İkinci dönem 5 Şubat'ta tekrar başlayacak. 8 Haziran 2018' de eğitim dönemi sona erecek.
Kaynak : Milli Eğitim Bakanlığı
18 Eylül Pazartesi günü başlayacak yeni eğitim süreci 19 Ocak 2018' de yeni yıl tatiline girecek. İkinci dönem 5 Şubat'ta tekrar başlayacak. 8 Haziran 2018' de eğitim dönemi sona erecek.
Kaynak : Milli Eğitim Bakanlığı
2017-2018 Eğitim Öğretim Yılının tüm eğitim camiamız için hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, başta öğrencilerimiz olmak üzere öğretmenlerimize, eğitim görevlileri ve yetkililerine sonsuz başarılar diliyorum...
Geleceğe Bir Eser Bırakmak
Babam, bana çocukluğumda ve gençlik yıllarımda sık sık dedesinden anımsadığı nasihat içeren konuşmaları aktarırdı. O zamanlar bunları dinlemekten pek hoşlanmadığımı itiraf etmeliyim. Ancak 40’ lı yaşlarımda, her birinin ‘altın değerinde’ yol gösterici düşünceler olduğunu anlamaya başladım.
‘‘Oğlum hayatın anlamı sadece bu dünyada rahat yaşamak, çok çalışmak, iyi evlatlar yetiştirmek, mal mülk edinmek değildir” demişti… Yine bir gün, ‘Kuran’da sık sık, inanıp hayırlı işler işleyenlerden bahseder.Neden, bakalım söyler misin?’ diye sormuştu.
Bunu aniden sormuştu. Hazırlıklı değildim. “Yaşamın anlamı öldükten sonra, iyi ve güzel bir şekilde anılacağımız eserlerde gizlidir. Geleceğe ve gençliğe yönelik eser bırakmayan insan kısırdır. Kıraç toprak gibidir. Verimli değildir,” diyerek de gene cevabını kendi vermişti.
Babam beni adeta imtihan ediyordu. Devam etti; “Sen sadak-i cariye nedir? Bilir misin?” Utandım. Bilmiyordum. Yaşım 15 civarı. Nasıl bilebilirdim ki? “Bak oğlum. Devam eden sadaka demektir. Dünya yaşamı devam ettiği sürece insanların yararlandığı, hizmet gördüğü, iyi eserlerdir. İnsanlar yararlandıkça da yapan kişi sevap kazanır. Devam eden iyiliktir, bu. Bunlar hastanedir, okuldur, aşevidir, cami yaptırmaktır, ağaç dikmektir, kitap yazmaktır, ilmin yayılması ve gelişmesini sağlayacak bilimsel eserler bırakmaktır.”
Böylece öğrenmem gereken en önemli dersi almıştım.
Babamın bu nasihatlerinin yanı sıra yaşadıklarım, tecrübelerim de bana “İnsanın en kıymetli sermayesinin zaman olduğunu” öğretti. İnsanın ve insanlığın geleceği, insanların yaşamakta oldukları zamanı nasıl kullanacaklarına bağlıdır. İşte bu noktada eğitim devreye girer.
Neden okul yaptırıyorum? Bilimin, bilginin, teknolojinin kuşaktan kuşağa aktarılması ancak eğitim ile gerçekleşir. Eğitim evde başlar ama gerçek anlamda okulda devam eder. En etkin bilgilenme, öğrenme, tecrübe etme yeri insan için okuldur.Okuyanla okumayan, bir olur mu hiç? Bilgi körleri ile bilgiyi okuyan, anlayan ve görenler bir olur mu hiç?
Okuduğunu anlayan, üzerinde düşünen ile düşünmeyen bir olur mu hiç? Kendini, toplumu, evreni doğru algılayan, anlamlandıran ile anlamayan bir olur mu hiç?
Küçük yaşta edindikleri araştırmacılık alışkanlığı ve bilgi sevgisi yanında, ileri yaşlarda öğrendikleri ile yetinmeden, yeni bir şeyler düşünecek, üretecek çocuklar geleceğimizin ışıklarıdır.
İnsana ilk hizmet okulda başlar. İşte bunun için öncelikle okul yaptırmayı önemsiyorum. Maalesef, okumayan, düşünmeyen, sadece seyreden ve dinleyen bir toplum olma yolundayız. Okuma ve düşünmenin insan beynini çok ileri yaşlara kadar dinç, aktif, üretken, zinde tutmanın ilk yolu olduğunu bir bilebilsek… Bu nedenle eğitimi önemsiyorum. Ülkemin ve insanlarımızın parlak bir geleceğe kavuşabilmesi için, olanağı olan herkesin bir hayır, bir görev kabul ederek, OKUL yaptırmasını diliyorum.
Ben ilk olarak, Trabzon / Of’ ta; ‘Hacı Mehmet Bahattin Ulusoy Anadolu Teknik ve Meslek Lisesi’ni yaptırdım.
İzmir’de; ‘Çeşme Ulusoy Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi’ ni,
Samsun’da; ‘Nedime Serap Ulusoy Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi’ ve
İstanbul / Çengelköy’ de; ‘Hacı Rahime Ulusoy Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi’ ni gençlerimizin hizmetine sundum.
İstanbul Avrupa yakasında, kendi adıma yapmaya karar verdiğim meslek lisesinin inşaatına da, 2011 yılında başlayıp 2013 yılında açmak umudu ve dileğindeyim.
Bugüne dek yaptırdığım okulları ziyaret ettiğimde veya öğrenciler ziyaretime geldiklerinde duyduğum derin hoşnutluk ve mutluluk başka hiçbir değerle ölçülemez, kıyaslanamaz. Allah’ıma şükürler olsun, diyorum…
Okumayan, okuyamayan ya da okutulmayan binlerce çocuğumuz ve özellikle kız çocuklarımızın muhakkak okul eğitimi almaları gereğini savunuyorum. Milli Eğitim Bakanlığının bu konuyu çok ama çok dikkatle takip etmesi gereğini vurguluyorum…
Geleceğe yönelik bir diğer önemli eser, kitaptır. Uygar bir toplum olmanın, kendi ayakları üzerinde durmanın yolu kitaplardan geçer. Özgür bir geleceği, aydınlık yarınları yakalamak ancak kitaplar ile gerçekleşir. İnsan her okuduğu kitapla kendini yeniler, başka bakış açıları öğrenir. Kendini ve dünyayı daha geniş açıdan gözlemlemeyi kavrar.
Honore de Balzac güzel bir tespit yapmıştır. “Dünyaya en çok ışık veren matbaa mürekkebidir.” Kitaplar okurlara zamanı en doğru şekilde kullanabilmenin yolunu açar, gösterir. Zamanı yakalamak, akıl ve düşünce dünyamızı genişletmek için devamlı okumalıyız.
Gençlerle sohbet ettiğimde önce kaç üniversite bitirdiklerini sorarım. Yanıtı aldıktan sonra; “Bakınız, daha çok gençsiniz. Planlı olarak kullanabileceğiniz koca bir ömür var önünüzde. İsterseniz iki hatta üç üniversite daha bitirebilirsiniz’ dediğimde şaşırırlar... Hemen, ‘Nasıl ama? Bu imkansız’ derler..Cevabımı veririm; ‘Şayet her gün muntazaman yolda, yemekte veya önünüze çıkan her fırsatta bir saat okusanız, ayda 30 saat eder. Rahatlıkla 4-5 kitap biter. Yılda 50-60 kitap yapar. Düzenli ve belli konularda kendinizi geliştirmek için her yıl bu kadar kitap okuma, sizi 6-7 yıl sonra bir üniversite eğitimi düzeyinde bilgilendirecektir.’
Gün olur, aradan bir kaç yıl geçer. Bu sohbeti yaptığım gençlerden birine rastlarım. Bana nasıl teşekkür eder, bilemezsiniz. İşte bu benim için müthiş bir mutluluktur.
Birinci kitabım; “Yılmayan Bir Adamın Öyküsü” ve ikinci kitabım; “Öneriyorum Önemsiyorum” Şu anda üçüncü kitabım üzerinde çalışıyorum ve inşallah 2011 yılında yayımlayacağım.
Kaynak : Yılmaz Ulusoy
Günün Sözü :
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder