
Merhaba Gönül Dostlarım,
Sonbahar gelince neden hüzünleniriz?
Havaların kapalı ve bulutlu olması, güneş ışığının da bulutlardan dolayı yumuşak olarak yer yüzüne inmesine neden olur. Bu sebeple yaz mevsiminde alıştığımız renkler, yerini sonbahar renklerine bırakmaya başlar. Çevremizde bir anda oluşmaya başlayan sonbahar renkleri ile beraber ister istemez bir çok insanda, sakinlik ve dinginlik durumu gözlemlenmeye başlar.
" Kısa süreli hazırlık aşaması ile rahat rahat dışarı çıktığımız yaz günlerinin aksine, rüzgarlı ve yağmurlu olma olasılığı yüksek sonbahar günlerinde dışarı çıkmamız daha zahmetli olur. Yaz aylarında neredeyse hissedemeyeceğimiz kadar hafif olan kıyafetler, yerini mont, botlar ve belki de şemsiyeye bırakır. Hem sonbahar renklerinin etkisi, hem de dışarı çıkmanın daha zahmetli bir hal alması bizi dışarı çıkmamaya zorlayabilir.
Bir çok göç eden kuşlarla beraber, sokak hayvanları da havanın soğuması ile birlikte kapalı alanları tercih etmeye başlar. İlkbahar ve yaz mevsiminde duymaya alıştığımız seslerin, yerini rüzgarlara bırakması değişimi iyice fark etmemizi sağlar."
Alıntı : mynet.com
Önce Kendinizi Sevin sonra da Sevdiklerinizin ve sahip olduklarınızın değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın...
“Ömrümüzün son demi, sonbaharıdır artık'' dizeleriyle başlayan ve yıllarca dillerden düşmeyen hüzünlü şarkıda olduğu gibi, güftelerin ve bestelerin ilham kaynağı olan sonbahar, yerini çetin kış koşullarına bırakmaya başlarken, herkesi farklı duygulara sürüklüyor. Yeşilin sarıya dönüştüğü, doğanın içine kapandığı, kuru yaprakların ''biten bir ömrü'' simgelercesine dalından koptuğu sonbahar mevsimi, şu günlerde doğada gezinti yapan herkese görsel bir şölen sunar.Yeşilin her tonunu görmek mümkün, diğer renkleri söylemiyorum bile.. Ama en çok hüzün rengi’’ sarı’’ ve tonları hakim şuan doğada. Tamda bu günlerde bir doğa gezisi yapmanızı öneririm. Havaların soğumasını ve kış gelmesini kimse istemese de serinleten sıcaklardan sonra, rahat bir nefes aldıran sonbaharı seviyorum şahsen. Doğanın suskunlaştığı, rüzgârın sesinin ıslık gibi duyulduğu, kuruyan yaprakların etrafa savrulduğu sonbaharda, dalından düşen her yaprak kimine göre bir ''son'' olarak görülüp acı verirken, kimine göre, düşen her yaprağın yerine yenisi yeşereceğinden ''sonun başlangıcı'' olarak değerlendirilebiliyor. Ben, hep yeni başlangıçları severim Yeniden doğuş doğanın en büyük devrimidir bence.
Psikologlar sonbaharın insanlar üzerindeki olumsuz etkilerinden sıkça bahsederler. Ben çoğu zaman yaşamın içinde başkalarının,yada iş yaşantımızda işimizin getirdiği stresleri ve beraberinde getirdiği depresif durumları üzerimizde taşımak zorunda olmadığımızı düşünüyorum. Sonbahar ne kadar hüzün renklerine de hakim olsa da hayatta yakalanacak o kadar çok mutluluklar var ki..
Doğanın bir parçası olarak yaşamamızı devam ettirdiğimiz sürece doğa bize mutsuz olmamız için hiçbir sebep yaratmaz. Tüm mutsuzluklar ve ön yargılar içimizdedir. Tabii ki doğanın bir parçası olarak yaşamaya devam ettiğimiz sürece. Bakın bir psikolog konuyu nasıl dile getirmiş. ''Bir birey spor yapıp, sevdiği dostlarını arayıp onlarla görüşüyorsa, yalnızlık anlarının tadını çıkarıyorsa, insanları değiştirmekten vazgeçip, kendi farkındalığıyla yaşıyorsa, akşam yatağına yattığında ne düşünür? Elbette şunu der: Mutluyum, bugün güzel bir gündü.’’ Bende bu görüşe katılıyorum.
Merak ettiğim için geçmiş çağlarda ve mitolojide sonbahar olgusunun nereden kaynaklandığını araştırmıştım.
Biraz yunan mitolojisine bakalım..
Demeter , Yunan mitolojisinde tarımın , bereketin , mevsimlerin ve anne sevgisinin tanrıçasıdır . Tanrılar tanrısı Zeus'un dördüncü evliliğini onunla yaptığı söylenir . Bu evlilikten de Demeter' in en bilinen çocuğu , yeryüzü ecesi Persephone doğmuştur . Bir gun Persephone arkadaşları ile tarlada çicek toplarken toprak birden ikiye ayrılır ve yeraltı tanrısı Hades , yeryüzüne çıkar . Aşık olduğu Persephone'un yeraltına kaçırır .
Bu durumda Persephone’ nin yılın üçte ikisini yani çicek açma ve meyve zamanını, annesi Demeter’ in, geri kalan üçte birini, yani kışı Hades’ in yanında geçirmesini kararlaştırır. Böylelikle toprağa yeniden bereket gelir. Persephone her yeryüzüne çıktığın da , yeryüzüne bahar gelir . Demeter ve kızının ayrıldığı sonbahar aylarında ise doğa tekrar içine kapanır , verim düşer .
İşte hikaye böyle…
Bu hafta ki yazımda da sizi biraz olsun hayata başka yönlerden baktırmaya çalışıp, günlük streslerden uzaklaştırmak istedim. Mevsim ne olursa olsun neşeniz hep daim olsun..
SAYGIYLA KALIN
ŞAPKALI ADAM
https://youtu.be/IgNrFMXAJDA
Günün Sözü :
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
30 Eylül 2017, Antalya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder