Merhaba Gönül Dostlarım,
İstanbul' un eğlence mekanlarını tanıtım yazılarımıza biraz ara verelim, cümlesini bitirmeden evvel mekanların tanıtımı sonunda yazılarıma okuyucular tarafından çok sayıda görüntüleme ve beğeniler aldım, sanırım bu unutulmaz mekanlarda dostlarla bir arada olmayı hoş sohbeti, birlikte eğlenmeyi, vakit geçirmeyi, anıları tazelemeyi ve coşkuyu biraz özlemiş gibiyiz.
İstanbul' da oturan dostlarımın adı geçen mekanlara gidebilmeleri, diğer taşra ve Anadolu'da ikamet eden dostlarıma oranla çok daha kolay olsa gerek. Hoş gerçi yazılarda adı geçen mekanların çoğunun şubeleri Anadolu' nun bir çok şehrinde açılmış fakat hiç biri İstanbul' daki orijinal mekanlarının havasını veremez.
Tüm yazılarıma Gösterdiğiniz ilgileriniz için sonsuz teşekkürler .
Bir başka bu ve benzer yazılarımda tekrar birlikte olmayı ümit ediyor, sağlık ve mutluluklar diliyorum...
Biz bugün yine eğitici ve öğretici yazılarımıza devam edelim. Bu yazımızda sizlerle Kaygı, Kaygılarımız ve Tasalarımızla ile ilgili konuyu paylaşacağım.
.Baştan Kaygı nedir? bir bakalım
" Güçlü bir istek ya da dürtünün amacına ulaşamayacak gibi gözüktüğü durumlarda beliren tedirgin edici bir duygu."
"Üzüntü, endişe duyulan düşünce, tasa "
Aşırı Kaygı ve Tasa uzmanlara göre bir hastalık sayılıyor.
Sosyolog Ayşegül Aldemir' in konuyla ilgili kısa görüşlerini birlikte okuyalım.
" Kaygının kaynağı belirsizdir. Kaygının bir nesnesi yoktur. Kaygı, korkuyla karşılaştırıldığında birtakım belirsizlikler ve karışıklıklar taşımaktadır. Anksiyete, korku kadar net değildir. Çoğu zaman bizi kaygılandıran şeyin ne olduğunu bir çırpıda söyleyemeyiz. Sınavlar, yeni bir insanla tanışma, alışık olmadığımız durumlar anksiyeteyi ortaya çıkarmaya yeterlidir.
Korkularımızın kaynağı daha belirgindir. Korkunun bir nesnesi muhakkak vardır. Mesela karanlıktan korkarız, böcekten korkarız, matematik öğretmenimizden korkarız. Ancak sonuçta korkularımızın sebebini biliriz ve bizi korkutan şeylerin bilincindeyizdir. "
Konumuzla ilgili, iki ayrı yazıyı sizlerle paylaşıyorum, son kararı ve değerlendirmeleri siz değerli dostlarıma bırakıyorum
Önce Kendinizi Sevin sonra da Sevdiklerinizin ve sahip olduklarınızın değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın...
Eğitim
Kaygı bulaşıcıdır…
Okuluna uyum sağlayamayan,
korku dolu gözlerle çevreye bakan,
kaygılı ne kadar çocuk varsa,
artlarında içi kaygı dolu o kadar ürkek,
koruyucu ebeveynler vardır.
Sevgili anne baba dostum,
sakinleştir kendini…
Kaygı bulaşıcı bir duygudur biliyor musun?
Senin kaygın ne kadar yüksekse çocuğun o kadar kaygılı olacak.
Bir anne babanın kendine güveni sosyal çevreye güveni çocuğa güç ve güven verir.
Anne baba sürekli kaygıyla yaşıyorsa, çocuğuna her an kötü bir şey olacak düşüncesi ile hareket ediyorsa çocuğuna “Her an kötü bir tehlike olabilir” mesajını verecektir.
Anne-baba olarak yüzün, gözün sözün kaygı saçtıkça, çocuğunun güven duygusu gelişemeyecek, huzursuz gergin çocuğun sürekli sana yapışmaya devam edecektir.
Haydi sakinleştir kendini…
Güven ver yavruna kanatlarını sımsıkı tutma, cesaretle umutla doldur yavrunun yüreğini…
Çünkü bu umuda ve güvene yavrunun ihtiyacı var.
Ve işte bu yüzden önce sen kendi ruhunu umut ve güvenle doldur.
Tekrarla içinden “Yavrum büyüyor ve büyümesine destek olabilirim, ben yanındayım ve bu geçecek yavrumun büyümesi gelişmesi beni mutlu edecek”…
Evet tekrarla içinden yeniden, yeniden ….
Kudret Eren Yavuz
korku dolu gözlerle çevreye bakan,
kaygılı ne kadar çocuk varsa,
artlarında içi kaygı dolu o kadar ürkek,
koruyucu ebeveynler vardır.
Sevgili anne baba dostum,
sakinleştir kendini…
Kaygı bulaşıcı bir duygudur biliyor musun?
Senin kaygın ne kadar yüksekse çocuğun o kadar kaygılı olacak.
Bir anne babanın kendine güveni sosyal çevreye güveni çocuğa güç ve güven verir.
Anne baba sürekli kaygıyla yaşıyorsa, çocuğuna her an kötü bir şey olacak düşüncesi ile hareket ediyorsa çocuğuna “Her an kötü bir tehlike olabilir” mesajını verecektir.
Anne-baba olarak yüzün, gözün sözün kaygı saçtıkça, çocuğunun güven duygusu gelişemeyecek, huzursuz gergin çocuğun sürekli sana yapışmaya devam edecektir.
Haydi sakinleştir kendini…
Güven ver yavruna kanatlarını sımsıkı tutma, cesaretle umutla doldur yavrunun yüreğini…
Çünkü bu umuda ve güvene yavrunun ihtiyacı var.
Ve işte bu yüzden önce sen kendi ruhunu umut ve güvenle doldur.
Tekrarla içinden “Yavrum büyüyor ve büyümesine destek olabilirim, ben yanındayım ve bu geçecek yavrumun büyümesi gelişmesi beni mutlu edecek”…
Evet tekrarla içinden yeniden, yeniden ….
Kudret Eren Yavuz
Günün Sözü :
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
28 Eylül 2017, Antalya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder