Tarık Akan ve Aliye Öğretmen
Merhaba Değerli Dostlar,
24 Kasım Öğretmenler Gününün yaklaşması nedeniyle başlattığımız paylaşımlarımıza bugün farklı bir yazıyla devam ediyorum.
Rahmetli Tarık Akan'ın 45 küsür yıl sonra İlk Okul Öğretmenini bulma hikayesini , kendi anlatımıyla olduğu gibi sizlere aktarıyorum.
“Vefa İstanbul’da bir semt adıdır.” der şair. Vefa kavramının altına birçok başlık ekleyebiliriz. Vefa kavramı ile birçok kavram arasında bağlantı kurabiliriz.
Sevgi ve hoşgörü duygusu barındırmayan bireylerde vefadan söz etmek mümkün değildir. Sevgi ve hoşgörü denildiğinde akla gelen meslek şüphesiz öğretmenliktir.
Her mesleğe, mesleği icra edenlere vefa duymak, vefalı davranmak önemlidir. Öğretmenlere vefa ile ilgili pek çok yazı mevcuttur. Bu yazıda ise öğretmenliğe vefadan bahsedeceğim.
İcra ettiğimiz mesleğe vefalı yaklaşmak en önemli özelliğimiz olmalıdır. Eğitimle ilgili problemlerin en önemli nedenlerinden biri vefa duygusu ile mesleğine yaklaşmayan öğretmenlerdir.
Vefa sahibi bir öğretmen, diğer mesleklerden daha kutsal bir mesleği olduğunun bilincindedir. Mesleğini mesai saatleri ile sınırlandırmayıp vaktinin büyük bir kısmını hem kendini geliştirmeye hem yetiştirdiği nesli zenginleştirmeye harcamalıdır.
Vefalı öğretmen okulu dört duvardan ibaret görmeyip, temas ettiği her alanda önce kendine, sonra çevresine öğretmen olduğunu hissettirmelidir.
Vefalı olmayan bir avukat hukuk sistemine zarar verir. Vefa göstermeyen bir hekim sağlık sisteminde sorunlara neden olur. Mesleğine vefa duymayan bir öğretmen ise tüm sistemlerin olumsuz etkilenmesine, bir neslin kaybolmasına, ülke geleceğinin karanlığa gömülmesine neden olur.
Ders sırasında kapı kapandığında öğretmen sadece öğrencileri ile değil, vicdanı ile de baş başa kalmaktadır. Vefalı bir öğretmen bunun farkında ve bu bilinçle ders işlemelidir; bu mesleği icra etmek için geçtiği basamakları hatırlamalı, bu mesleğe dâhil olmak için senelerce çalışanları unutmamalıdır.
Mesleğimizle, özlük durumları ile ilgili sıkıntılar yaşamış veya yaşıyor olabiliriz. Bunlara rağmen özveri ve vefa ile mesleğimizi icra edersek hiçbir şey kaybetmez aksine bir nesil kazanmış oluruz. İnsanın başına gelen en güzel şey küçük yaşlarda iyi bir öğretmene sahip olmaktır.
Ne mutlu buna layık olan öğretmenlere, ne mutlu vefası ve gayretiyle bir küçüğün kahramanı olan öğretmene. Geçmişi değiştiremez, geleceği bilemeyiz. Sahip olduğumuz anı güzelleştirmek için, vefanın sadece bir semt adı olmadığını göstermek için lütfen geç kalmayın.
Genç Osman Ortaokulu Müdür Yardımcısı – Düşün Taşın Derneği Gönüllüsü
Muhammet Erkam AV
Önce Kendinizi Sevin ve sonra Sevdiklerinizin kıymetini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun...En iyi dileklerimle. Esen kalın.
ÖĞRETMENE VEFA...
"İlkokula Erzurum Dumlupınar’da başladım. Okulumuz bir odada 5 sınıf, 1 öğretmenden ibaretti. Bu arada bir sınıf atlayarak ikinci sınıfa geçtim. Daha sonra babamın tayini çıktı ve Kayseri’ye geldik. Burada da okula başlayınca henüz okuma yazma bilmediğim için tekrar birinci sınıfa aldılar. İkinci sınıfta ben inanılmaz bir kekeme oldum. Sanki hiç konuşamıyordum. Benim bir Aliye öğretmenim vardı. Bu durumumdan dolayı öğretmenim tüm çocuklar gittikten sonra beni yanına alır ve kekemeliğimi yenmem için her gün benimle ilgilenirdi. Beni konuşturmak için 1,5 yıl uğraştı. Bana dedi ki peki Tarık “senin en kolay söylediğin kelime nedir? Bende “hele” dir dedim. O zaman bana dedi ki bu kelime (hele)’nin arkasına kelimeler ekleyerek konuş dedi. Mesela hele be, hele sen gel, hele sen oraya gir, gibi beni eğiterek bana konuşmayı öğretti. O Aliye öğretmenimin sayesinde 5. sınıfa geldiğimde okulun birincisi olmuştum ve beni bilgi yarışmalarına sokardı. O öğretmenim bana yarınımı kazandırdı. Babam tayinci olduğu için yine bir tayin geldi ve oradan da ayrılmak zorunda kaldık. Yıllar sonra onu bulmak, elini öpmek için bir gün Kayseri’de Telekom’u arayarak Aliye isminde ne kadar insan varsa hepsinin numarasını aldım. Kendimi tanıtmadan yaklaşık 20 kişiyi aradım. Her aradığıma benim Kayseri’de Sümer İlkokulunda Aliye isminde bir öğretmenim var onu arıyorum dedim. İçlerinden birisi benim uzaktan bir akrabam var aynı isimde ama o Kayseri’den gideli uzun yıllar oldu dedi. Nerede olduğunu sorunca İzmir Karşıyaka’da dediler. Orada da aramaya devam etim. Yine birisini arayınca karşıdaki kişi dedi ki benim öyle bir akrabam vardı. Tabi kendimi tanıtınca inanamadı. Ama dedi hep senin adını söylerdi. Ama şimdi İstanbul Üsküdar’da oturuyor ve soyadı da değişti dedi bana. Daha sonra ağabeylerini daha sonrada öğretmenimi buldum. Sonunda öğretmenimi buldum ve ağlayarak sevgili öğretmenimin öğretmenler gününü kutladım. Aliye öğretmenim, aradan 45 küsür yıl geçmesine rağmen unutamadığım tek insandır."
TARIK AKAN
Güzel sözler : * Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır. (Atatürk)
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
21 Kasım, 2016, Antalya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder