Değerli Dostlar,
Hayatlarını kurtaran adamın yaşamını yitirmesinin ardından evinin önünde beliren 2 ayrı Fil sürüsünün duygu dolu hikayesini sizinle paylaşmak istiyorum. Bu yazımda hayvan sevgisinin gerek insanda ve gerekse hayvanlarda bırakmış olduğu etkiyi sevgi ve vefayı en güzel şekilde anlatan gerçekten yaşanmış bir olay.
Hayvan sevgisi çocuk yaşlarda başlar. Anne-Baba sevgisinin yanısıra, kardeş, arkadaş ve sonra hayvan sevgisi ile büyüyen çocukların hayatlarında topluma daha çabuk adapte olması hayatını kolaylaştıracak en önemli unsurların başında gelir.
DBE( Davranış Bilimleri Enstitüsü)’nden Uzman Psikolog Ayşen Kayaha’a göre:
" Çocuk gelişiminde temel bir rol oynayan hayvan sevgisi, duygusal erişkinlikte olduğu kadar onların topluma uyum sağlayan sosyal bir varlık olarak yetişmesinde de kritik yer tutuyor. Ancak bu olumlu etkinin ortaya çıkabilmesi, hayvanı atılıp satılabilir bir nesne olarak görmemekle ve ebeveynlerin doğru tavırlarıyla mümkün oluyor. Doğanın parçası olan her unsur, modern hayatın içinde hesaplanabilir, öngörülebilir, rasyonelleştirilmiş birimlere dönüştü. Hep daha iyisini arayan insanoğlu artık, tatminsiz ve sürekli tüketilecek yenilikler peşinde koşuyor.
" Doğru ilişki kurulduğu takdirde, empati yeteneğinden ahlaki değerlerin gelişimine kadar pek çok olumlu sonuç alındığını anlatan DBE( Davranış Bilimleri Enstitüsü)’nden Uzman Psikolog Ayşen Kayahan’a göre en kritik görev ebeveynlere düşüyor…"
" Hayvan sevgisi ile büyüyen çocuk, topluma daha rahat uyum sağlıyor
Ahlaki gelişimi etkiliyor…
Paylaşmayı öğrenirler…
Hayvanlarla kurulan bağın, çocuğun arkadaşlık duygusunun gelişimine katkıda bulunduğunun da altını çizen Kayahan, “Bu ilişki sayesinde, çocuk daha hoşgörülü, daha verici, daha paylaşımcı, daha anlayışlı, farklılığa daha açık bir kişilik geliştirebilir. Böylece genele oranla küçük ya da büyük farklılıkları olan başka çocuklara (örneğin zihinsel ya da bedensel engelli; başka bir millete, dine mensup, farklı bir dil konuşan vb.) çok daha hoşgörülü olacaktır. Hayvan sevgisinin, çocuklar arasındaki ayrımcılık ve şiddetin önlenmesinde de büyük etkilerinin olduğu söylenebilir” diyor."
Kaynak: Uzman Psikolog Ayşen Kayahan
Önce Kendinizi Sevin ve sonra Sevdiklerinizin kıymetini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun...En iyi dileklerimle. Esen kalın. İyi Pazarlar...
" FİLLERE FISILDAYAN ADAM"
Pek çok kültürde iyi şansı ve bereketi simgeleyen filler, iri cüsselerinin ve sert görünüşlerinin ardında yumuşacık bir kalbe sahiptirler. Öyle ki, bu devasa canlılar arılardan hiçbir şeyden korkmadıkları kadar korkarlar. Ancak bilmezler ki, asıl korkmaları gereken insanlardır.
Her yıl sirk, hayvanat bahçesi, turizm gibi sektörlerde kullanılmak için vahşi doğada yakalanıp bin bir türlü işkenceden geçirilerek "ehlileştirilen"; ailesinden, sevdiklerinden koparılıp, özgürlüğü elinden alınan yüzlerce, belki de binlerce fil, insanları eğlendirmeleri için endüstrinin hizmetine sunulur.
Ancak bazı açılardan bakınca belki de bu filler şanslıdır. Keza bilim insanları fildişi avcılarının her yıl 35 bine yakın fil öldürdüklerini, bu nedenden dolayı fil nüfusunun geçen yüzyılda yüzde 90 oranında azaldığını söylüyorlar. Uzmanlar gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda yakın gelecekte fillerin neslinin tükenme noktasına geleceği uyarısını yapıyorlar.
Tüm bu ifadeleri duyduktan sonra insanoğlunun ne kadar da acımasız olduğuna yönelik kanılar edinmeye başlıyorsanız durun. Keza hikâyemiz fillerin vefalı ve sevgi dolu canlılar olduklarını kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kanıtlıyor ve bu güzel hayvanları katleden insanları daha da kötü bir konuma sokuyor.
Doğal yaşam tutkunu Lawrence Anthony, ABD işgali sürecinde “Bağdat Hayvanat Bahçesi" nde açlık ve susuzlukla mücadele eden 35 kadar hayvanı kurtarmasıyla bilinir. O dönemde Ortadoğu’nun en büyük hayvanat bahçesi olan bu mekânda 650’den fazla hayvan yaşıyordu. Ancak bombardıman, açlık ve susuzluk nedeniyle yalnızca 35’i kurtarılabildi, Anthony’ nin olağanüstü çabaları sayesinde.
Anthony’ nin bir diğer özelliği ise Fillerle kurduğu olağanüstü ilişkiydi. Oldukça agresif Filleri sakinleştirebilen ve onlarla her zaman iyi ilişkiler kuran Antony’e “Fillere Fısıldayan Adam” lakabı verilmişti.
Anthony 2 Mart 2012 yılında Afrika’daki evinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Anthony’ nin vefatından 12 saat sonra ise filmlere konu olacak bir gelişme yaşandı: İki ayrı fil sürüsü hayatlarını kurtaran kişinin, Anthony’ nin evinin önünde belirdi.
İlk sürü Anthony’ nin vefatından 12 saat sonra gelmişti, ikinci sürü ise ertesi gün. İki sürünün de kat ettikleri mesafeler ve süre dikkate alındığında Anthony hayatını kaybeder kaybetmez yola çıktıklarının anlaşıldığı ifade ediliyor.
Belli ki, Fillerin yürekleri hayatlarını kurtaran bu koca yürekli adamın yüreğiyle beraber atıyordu. Çok sevdikleri, kendilerini işkenceden, kötü koşullardan kurtarıp özgürlüğe kavuşturan bu adama vefa borçlarını ödemek, onun yasını tutmak için kilometrelerce yol kat edip gelmişlerdi. Üstelik bu iki sürü 1,5-2 yıldır evin yakınlarında hiç görülmemişlerdi, ancak anlaşılan o ki, sevginin gücüyle hep beraber yürümüşlerdi.
Kaynak : ozgursrky 8 saat önce
https://youtu.be/CPX2yv3zj-4
Günün Sözü :
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
19 Kasım, 2016, Antalya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder