7 Kasım 2016 Pazartesi

DEYİMLERİN HİKAYELERİ





Çadırını Başına Yıkmak.

Değerli  Dostlar,

Bugün sizlerle çok kısa ama, çok ilginç hikayeleri paylaşmak istiyorum.
" Deyimlerin Hikayeleri ".
Peki Deyimin anlamı ve manası nedir, kendine ait bir hikayesi var mı?;

"Deyim (tabir), genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taşıyan, ifadeyi daha zengin ve etkileyici kılmak amacıyla söylenen ve en az iki kelimeden oluşan kalıplaşmış söz öbekleridir. Deyimler sözlüğümüz, yüzlerce deyimin anlamını ve örnek cümlelerini içermektedir.

Bir kavramı, bir düşünceyi, bir olayı az sözle belirtmek ya da daha etkili kılmak için kullanılırlar."

Yerleri değiştirilemez; bir kelime çıkarılıp, aynı anlama da gelse yerine başka bir kelime konamaz.  örneğin “baş kaldırmak” deyimi, “kafa kaldırmak” biçiminde değiştirilip söylenemez; söylense de deyim olmaz.

Günlük kullandığımız fakat anlamlarını ve nereden geldiklerini bilmediğimiz bir çok deyim vardır.

Sizlerle değişik fakat anlamlı  ve ilginç bir kaç Deyimin Hikayelerini aşağıda bilgilerinize sunmak istiyorum. Daha bunlara benzer birçok deyimler  mevcut bunlardan ilginç olanları sizlere bu yazımda aktarıyorum. örneğin:  
  "Yüzünden düşen bin parça", Bardaktan boşalırcasına yağmak, “Hapı yutmak",  “Kök söktürmek"
Hemen hemen her bir deyimin  kendine özgü bir anlamı ve  bir hikayesi olduğunu biliyor musunuz?

,
Tüm Dostlarıma Pazartesi Sendromu yaşamadıkları iyi bir gün ve  hafta geçirmeleri temennisiyle,

Kendinizi Sevin ki, Mutluluğunuz daim olsun....En iyi dileklerimle. Esen kalın. 

Buyurun Cenaze Namazına

Buyurun Cenaze Namazına













IV. Murad zamanında tütün, içki ,keyif verici madde yasağı koyar ve yasağa uymayanları şiddetle cezalandırır. Bugünkü Üsküdar civarında bir kahvehanede tütün vs. içildiğini istihbarat alır. Derviş kılığında tebdili kıyafet buraya gider. Selam verir, oturur.
Kahveci yanına gelip; “Baba erenler kahve içer mi” diye sorar.
Padişah “Evet” der.
Kahveci: “Tütün içer misin?”
Padişah: “Hayır”.
Kahveci işkillenir. Tütün içmiyor da ne işi var burada. Zaten padişahın tebdili kıyafet dolaştığı haberleri var. Eli titreye titreye kahveyi götürür ve ismini sorar.
-Murad. der
-Peki isimde sultan da var mı?
-Elbette var.
-Baba erenler ismini bağışlar mı?
Deyince kahvecinin bet benzi atar. Zangır zangır titrer ve “Öyleyse buyurun cenaze namazına” der, olduğu yere yığılır. IV. Murad bu lafa çok güler ve kahveciyi bir defalığına affeder.

Pabucu Dama Atılmak.

Pabucu Dama Atılmak.


Osmanlı döneminde esnaf ve sanatkarların bağlı bulunduğu teşkilat, ticaretin yanında sosyal hayatı da düzene sokuyordu. Kusurlu malın, malzemeden çalmanın ve kalitesiz işin önüne geçmek için de ilginç bir önlem alınmıştı. Bir ayakkabı aldınız veya tamir ettirdiniz diyelim. Ama kusurlu çıktı. Böyle durumlarda heyet şikayeti ve sanatkarı dinliyor. Eğer şikayet eden gerçekten haklıysa, o ayakkabıların bedeli şikayetçiye ödeniyordu. Ayakkabılar da ibret-i alem olsun diye ayakkabıyı imal edenin çatısına atılıyordu. Gelen geçen de buna bakıp kimin iyi, kimin kötü ayakkabı tamir ettiğini biliyordu. Böylece pabuçları dama atılan ayakkabıcı maddi kazançtan da oluyor ve gerçekten pabucu dama atılmış oluyordu.

Çadırını Başına Yıkmak.

Çadırını Başına Yıkmak.

Osmanlı hükümdarları, sefer esasında hareketlerinden ve hizmetlerinden hoşnut olmadıkları vezirlerini azletmek için kaldıkları çadırın direklerini söktürüp başlarına yıktırırlarmış. Bu hareket iktidardan düşme manasına eski Türk geleneklerinde mevcut olup Orta Asya’dan itibaren uygulanmıştır. Fatih’in, Karaman seferi sırasında Mahmud Paşa’ nın;Yavuz’un da çaldıran dönüşünde Hersekzade Ahmed Paşa ile Dukaginoğlu Ahmed Paşa'nın çadırlarını başlarına yıktırdıkları meşhurdur.

Okumam Yazmam Yok Ama Kayseriliyim

Kayserii

Kayseri ilimize has bir deyimdir.
Kayserililer  zeka, kurnazlık ve işbirlikleri ile tanınırlar.  Arapların Kayseri' ye, Kayser’in, yani imparatorun, hükümdarın memleketi dedikleri bu ilimizden, pek çok iş adamı tüccar, sanatkar, ünlü ve büyük kişiler yetişmiştir. Osmanlılar Devrinde  Kayseri de, esnaf ve tüccar bile Enderun dili kullanırmış. Kayserililer, ilim ve bilgiye önem veren, bunu zekaları ile pekiştiren kişilerdir.  Kayserililerin zeka ve kurnazlıklarını konu alan pek çok öykü ve fıkra vardır. Akıllılıkları ile ün yapan Kayserililer, memleketleri ile övünürler. Hatta, alçak gönüllü olanlar, Kayserili olduklarını söylemez bunu bir övünme olarak kabul ederlermiş.
Bir Yüzbaşı, bölüğündeki erleri sıraya dizmiş, okur yazar aklı başında olanlardan, terhis olan çavuşun yerine görevlendirilecek birini seçmeyi düşünüyormuş. Öne atılıp, göreve talip olan bir ere sormuş:
– Sen okur yazar mısın?
– Hayır, demiş er. Okur yazar değilim ama Kayseriliyim….


  

Anlamlı Deyimler : Sözünü balla kesmek: Karşısındakinin konuşmasını kesip arada bir şey hatırlatmak istenildiğinde, ondan özür dileyip kibarca izin istemek.

İbrahim Birol,  http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
06 Kasım, 2016, Antalya










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder