13 Temmuz 2017 Perşembe

ARAP ŞÜKRÜ HAYRATI HİKAYESİ





















Merhaba Gönül Dostlarım,

Bugün sizlerle paylaşmak istediğim bir başka hikayemiz olacak. Biraz uzunca bir hikaye fakat siz okurlarımdan ricam yazımı sonuna kadar okumanız. Okuduktan sonra bu yazı ile ilgili bir karar vermenizdir.
Müslümanlıkla ilgili bir kaç söz söylemek isterim.
"Müslüman, her bakımdan örnek insan demektir. Sabredici, affedicidir. Her geçimsizlikte, sıkıntıda kusuru kendisinde görür. Başkalarının kusursuz olmasını ister. Bunun için herkese iyiliği tavsiye eder. İslâm’ın güzel ahlâkına uyarak örnek olur. Herkese tatlı dil, güler yüz gösterir, kimseyi incitmez, kalbini kırmaz, malına, ırzına göz dikmez, kanunlara karşı gelmez"

"Günümüzde büyük ölçüde kaybettiğimiz değerlerden biri de insanî ilişkilerdeki karşılıklı sevgi ve saygıdır. Bunlar, toplumun huzur kaynağıdır. Eskiden insanlar karşısındakini üzmemek, kalbini kırmamak için ne gerekirse yapardı; her türlü fedakârlığa katlanırdı." Kulağa çok hoş gelen sözler bunlar.

Müslüman olarak bildiğimiz ülkeler arasında tarihin eski çağlarından bu yana devamlı bir çekişme, kıskançlık bir birini çekememe gibi bazı unsurlar ön plana çıkmaktadır. Müslüman ülkelerin kendi kültürel ve manevi değerlere ve  iktidarların başında bulundukları   ülkelerinin halkına yeteri kadar sahip çıkamaması birlik ve beraberliği sağlayamaması, liderlerinin kendi çıkarlarını ön planda tutması gibi bir çok nedenlerden dolayı tüm müslüman ülkeleri aynı kaderi paylaşmaktadır. Akıbetleri hemen hemen birbirlerinin aynı olmuştur.

Bu yazımı daha geniş bir perspektifte anlatmayı isterdim fakat bize ayrılan sayfa sayısı buna engel teşkil etmektedir.
Yazımı küçük bir fıkra ile bitiriyorum;
başka kimse yok mu?
Bir gün bir adam uçurumun kenarında dolaşırken ayağı kayıp düşmüş neyse ki çalı varmış ve ona tutunmuş sonra bağırmaya başlamış -kimse yok mu? -kimse yok mu? o anda Hızır ( as.) çıkagelir – seni bir şartla kurtarırım. adam ne diye sorar. -namaz kılacaksın, oruç tutacaksın, hacca gideceksin, zekat vereceksin……….. adam bağırmaya başlar -başka kimse yok mu?

Önce Kendinizi Sevin  sonra da Sevdiklerinizin ve sahip olduklarınızın değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... 
En iyi dileklerimle. Esen kalın..  
İbrahim Birol

****
Arap Şükrü Hayratı Hikayesi

 İBRETLİK bir hikayedir. Bilen arkadaşlarım vardır, bilmeyenler de okuyabilir ...
Osmanlının başkenti Bursa'da Müslüman bir kişi, eskilerin Yahudilik Çarşısı denilen bugünkü Arap Şükrü Sokağı'nın girişine bir çeşme yaptırır. Çeşmenin başına da bir kitabe yazdırtır:
"Bu çeşmenin suyu her kula helâl, Müslüman'a haram"
Osmanlının başşehrinde bir çeşme ve bu çeşmenin başında da böylesi bir yazı...
Çeşmeden çok kitabede yazılanlar, kısa sürede yayılır bütün Bursa'ya. Bir dedikodu bir dedikodu ki alır gider başını. Bursa'nın Müslüman ahalisi hop oturur hop kalkar bu nasıl fitnedir diye... Ahali, dayanamaz varır kadıya. Şikâyet üstüne şikâyet... Kadı, şikâyetler karşısında hayrat sahibi adamı yaka paça yakalatır getirtir huzura. Vatandaş memnun. Mahkeme salonu dolar tıklım tıklım. Kadı, sorar:
"Bu nasıl fitnedir, dini İslam, ahalisi Müslüman olan koca devlette, sen kalk hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman'a haram et! Olacak iş midir? Nasıl anlayıştır? Nasıl mantıktır? Nasıl izandır? Aklını mı yitirdin!
Hayrat sahibi adam, bozmaz istifini; gayet sakin:
"Müsaade buyurun" der. Sebebi vardır, delili vardır, ispatı vardır."
Kadı hiddetlenir:
"Ne delili, ne ispatı! Her şey apaçık ortada değil mi? Sen fitne çıkardın! Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın! Nifak soktun topluma, vaciptir katlin!", der.
Der demesine de bir yandan da merak eder nedir delili? Nasıl olur bu kadar aleni yapılan işin delili?İspatı? Sorar hayrat sahibi adama:
"Nedir gerekçen, delilin, ispatın, her neyse?"
Hayrat sahibi adam:
"Bir Sultan´a söylerim, başkasına diyemem",
diye cevap verince, yine karışır ortalık. Dinleyenlerde homurdanmalar. Kadı kararsız... Söz bu ya, kulaktan kulağa ulaşır Sultan'a. Sultan öncesini de bildiği bu olaydan dolayı zaten bir hayli kızgındır:
"Tez elden getirilsin bu gafil huzuruma!",
diye emir verir. Hayrat sahibi adam yaka paça götürülür Sultan'ın huzuruna. Sultan; esmer, orta boylu, geniş omuzlu, sol yanağında kapanmış bir yaranın izi olan şakakları kırlaşmış orta yaşlı bu adama hiddetle bakar:
"De bakalım ne diyeceksen bre gafil! Bu nasıl iştir ki, hem çeşme yaptırırsın hayır işlersin hem suyunu her kula helâl, bir tek Müslüman'a haram edersin"
Adam, kaldırır başını padişahın gözlerine bakar:
" Sağlam delilim vardır Sultan'ım, lâkin ispat ister." ,der.
"Sağlam delil mi? Nedir delilin, neyi ispatlayacaksın?
" Müsaade ederseniz"
" Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin, ya ispatlayamazsan!"
"O zaman vereceğiniz hükme kıldan incedir boynum, Sultanım
"Peki, göster delilini, ispatla bakayım!
"Sultan'ım, ispat için sizden arzım olacak, yerine getirilmesini isterim.
Sultan, la havle çeker ya yine de:
"peki, de bakayım!",der.
"Sultan'ım her hangi bir havradan rastgele bir hahamı sebepsiz, izahsız yaka paça tutuklatın.
Dediği yapılır adamın. Bir anda karışır ortalık... Azınlıklarda bir telaş, bir öfke ki sormayın. Başta Museviler, "Ne oluyor, din adamımız ne yaptı ki tutuklanır. Bu ne zulümdür! Biz kefiliz kendisine. Ne gerekirse söyleyin yapalım. O, masumdur; gerekirse kefalet öderiz..." Toplantılar, gösteriler, mektup üstüne mektup... Ardı arkası kesilmez.
Bir hafta sonra hayrat sahibi adam çıkar Sultan'ın huzuruna: "Sultan'ım, hahamı artık bırakmak zamanıdır", der ve haham bırakılır. Azınlıklar mutlu... Sultan'a teşekkürler, hediyeler...
Hayrat sahibi adam, Sultan'a:
"Aynı tutuklatmayı herhangi bir kiliseden bir papaz için yaptırınız, Sultan'ım", der.
Padişah, yine la havle çeker ya. Sonucu o da merak etmektedir. "Peki", der. Aynı işlem, aynı usulle bugünkü Karaağaç mahallesinde bulunan bir kilisenin papazı için de uygulanır. Papaz tutuklanarak atılır zindana. Tepkiler had safhada. Galeyana gelir Bursa'daki azınlıklar Bursa'da olduğu kadar civar şehirlerde de gösteriler yapılır. Hatta Bizans elçisi ile birlikte birkaç ülkenin elçisi de girer devreye. Nasıl olur, sorgusuz sualsiz, suçsuz günahsız biri hangi gerekçeyle içer atılır, diye.
Dolunca haftası o da serbest bırakılır. Mutluluk ve sevinç gösterileri bir kat daha artar. Teşekkürler, şükranlar... Levantenler, din adamlarına kavuşmanın mutluluğu ile daha sıkı sarılırlar birbirlerine.
Padişah, çağırır hayrat sahibi zatı huzuruna: "tamam mı?" der.
Adam:
"Sultan'ım son bir arzım var; sonra hüküm zamanıdır!"
"Şimdi nedir isteğin?"
"Efendim başkentimiz Bursa'nın sevilen, sözü en çok dinlenilen, itimat edilen âlimini alınız minberinden aynı şekilde"
Dediği yapılır adamın. Ulu Caminin imamı, vaazının ortasında alınır sorgusuz sualsiz... Yaka paça götürülür, atılır zindana. Bir Allah'ın kulu çıkıp da tek bir kelam etmez. "Ne oluyor, ne yapıyorsunuz hiç olmasa vaazı bitene kadar bekleyeydiniz," demez. Peşinden giden de olmaz, arayan, soran da...
Bir hafta, geçer aradan: "Nerede bizim imam?" diyen de çıkmaz, merak eden de...
Ulu caminin bu âlim, sözü sohbeti dinlenir imamın yerine sıradan bir imam atanır. Halk halinden memnun...
Memnun olmakla kalsa iyi âlim imamın ardından başlar bir dedikodu:
"Biz de onu adam gibi adam bellemiştik, hoca bellemiştik"
"Kim bilir ne haltlar karıştırdı da tutuklandı..
"Vah vah! Acırım arkasından kıldığım namazlara..."
Sultan, seyreder, şaşkınlık ve üzüntü ile bütün bu olup biteni... Hayrat sahibi adam, gelir huzura:
"Ey büyük Sultan'ım! İrade buyurunuz lütfen! Böylesi Müslümanlara su helâl edilir mi?
Sultan suskun, çağırır zindana attırdığı âlim imamı haleleşmek için. ...
Ve yedi yüz yıl geçer aradan. Şimdi dönüp bir bakın bakalım bu kadar yıl sonra şu güzelim memlekete:
Ne düşünüyorsunuz?

Alıntı : Haluk Ilhan

- Ve aradan yüzyıllar geçer Müslüman dünyasında değişen hiç bir şey yoktur. Müslüman coğrafyasına bir bakın hep kan, hep acı ve hep gözyaşı Afganistan, Pakistan, Irak, Tunus, Mısır, Libya, şimdi Suriye yarın İran, 30 yıldır Türkiye' de de kardeş kardeşi boğazlıyor.
Bunlar  bu kadar tesadüf olamaz. Bakıyorsunuz çektirilen acılar, dökülen gözyaşları hep aynı gerçeklere dayandırılarak yapılıyor. ÖZGÜRLÜK,  DEMEOKRASİ, İNSAN HAKLARI.

Alıntı : İsmet Ergün, milliyet.com.tr


Günün Sözü :

müslümanlarla ilgili sözler ile ilgili görsel sonucu

İbrahim Birol,  http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
13 Temmuz, 2017, Antalya

türkiye simgesi resim ile ilgili görsel sonucu


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder