Bu Blog; bilgilerin, fikirlerin, duygu ve düşüncelerin paylaşıldığı, öğrenmenin ve gelişmenin yollarının arandığı bir ortam yaratmak ve böyle bir amaca hizmet etmek isteyen bir " Gönül Dostunuz" tarafından hazırlanmıştır. Dünle beraber gitti, düne ait ne varsa, bugün yeni günde, yeni bir şeyler söylememiz, paylaşmamız ve yapmamız lazım... Paylaştıkça değer kazanan tek şey, Bilgidir. Saygılarımla...
8 Kasım 2017 Çarşamba
ATATÜRK' ÜN HASTALIĞI VE SON GÜNLERİ ( 2/2)
Merhaba Gönül Dostlarım,
' Atatürk' ün Hastalığı ve Son Günleri ' başlığı altında ilk bölümünü dün yayınladığım yazının bugün ikinci bölümünü sizlerle paylaşıyorum.
10-16 Kasım tarihleri arasında Atatürk Haftası düzenlenmesi nedeniyle her yıl 10 Kasım günü anma törenleri ile başlayan ve 16 Kasım tarihine kadar devam eden çeşitli etkinliklerle kutlanması nedeniyle bir haftayı aşkın bir süredir bu tür yazılarımı sizlerle paylaşmış oldum..
Göstermiş olduğunuz yakın ilgilerinizden dolayı tüm ' Gerçek Gönül Dostlarım' a sonsuz minnet ve şükranlarımı arz ediyorum.
Ulu Önder ile ilgili yazılarımın gerek yurt içinden ve gerekse yurt dışından gelen görüntülenme ve beğeni sayılarının yüksek olması beni bu tür yazıları sizlerle paylaşabilmem konusunda fazlasıyla cesaretlendirdi.
Bize önderlik yapan Mustafa Kemal’in, sarı saçı, kaşı, mavi gözü değil; onun gerçekçi ve yaratıcı düşünceleridir.
Onun izinde ilerleyen bir toplumun kölelikten bu günlere, özgürlüğe, modernliğe, demokrasiye…gelmesi de bunun en güzel kanıtıdır.
Genç nesillere tavsiyem, Atatürk' ün gençlerimize emanet ettiği Devrim ve İnkılaplarına her zaman sahip çıkmaları ve onun göstermiş olduğu doğru yoldan hiç bir zaman vazgeçmemeleridir.
Böylesine millet ve vatan aşkıyla yanıp tutuşan adamın yolundan ayrılmak sadece cehalettir.
Bizler bir Türk vatandaşı olarak ölümünün üzerinden 79 yıl geçmesine rağmen hâlâ ölümsüz olan bir kahramanın düşüncelerinin arkasından gidiyoruz. Her ne olursa olsun hakikati bulacağımızdan eminiz. Onun yolunda ilerlemek bile hakikati bulmaktır. Neden mi ? Çünkü Kurtuluş Savaşı’nda bir yere gitmek için araba tekerliklerini bezle doldurup giden lider doğru yolu bulmuştur, yaratıcıdır, gerçekçidir.
Bize bunca emanetler, öğütler ve fikirler veren Ulu Önderimiz Atatürk’ü ona inanan ve onunla birlikte hareket eden yakın Arkadaşlarını saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun...
Önce Kendinizi Sevin sonra da Sevdiklerinizin ve sahip olduklarınızın değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın...
Unutmayın ki, sizin beğenmediğiniz yaşantınız, bir başkasının hayali olabilir...
Atatürk’ün Hastalığı, Son Günleri ve Ölümü Hakkında Prof. Dr. Nihat Reşat Belger’in Notları
PROF. DR. NİHAT REŞAT BELGER’S NOTES ON ATATÜRK’S ILLNESS, HIS LAST DAYS AND DEATH
(Summary)
Ölümünden iki ay kadar evvel geçirdiği ve bir günden fazla süren birinci komadan harikavî bir hayatiyet ve mukavemetle kurtulan Atatürk, bu son derece vahim komplikasyona dahi ehemmiyet vermeyerek vefatına sebep olan ikinci komadan yirmi gün kadar evvel şu dikkate şayan sözleri söylemişti: “Anlaşılıyor ki bundan sonra ben alîl bir adam gibi yaşayacağım. Artık hayatımı ona göre tanzim etmeliyim. İstanbul’un muhtelif semtlerinde ve meselâ birkaç ay Florya’da, bir süre Yalova’da, sonra da Alemdağı’ nda kalmalıyım.”
Bu sözlerden sonra bana hitap ederek, “Yarın Alemdağı’ na gidiniz. Oranın havası ve suyu çok meşhurdur. Orada iklim şartları bakımından ikametime elverişli münasip bir yer seçiniz. Sıhhatim için bir zamanlar da orada yaşarım.” demişti.
Bu emrin ertesi günü İstanbul Valisi Muhittin Üstündağ, Cumhurbaşkanlığı Genel Kâtibi Hasan Rıza Soyak, Başyaver Binbaşı Celâl ve diğer bazı zatlarla birlikte Alemdağı’ na gittik. Taşdelen ve civarında dolaştık. Nihayet Sultan Aziz’in Alemdağı’ nda yaptırdığı köşkü gördük ve pek münasip bulduk. Akşam saraya avdette Atatürk beni çağırttı. Malûmat istedi. Gördüklerimizi ve düşündüklerimi söyledim. Köşk’te ikameti tasvip etti. Ne yazık ki hastalık artık çok ilerlemiş, Atatürk’ün kuvvet ve dermanı tükenmiş ve Alemdağı’ na gitmesine hiç imkân kalmamıştı. Yirmi gün sonra hayata veda eden Atatürk’ün, biraz evvel naklettiğim hazin sözleri, onun ölümü aklına bile getirmediğinin en kuvvetli bir delili değil midir?
Hastalığının en son safhalarında bile iyileşmemekten hiç fütur getirmeyen Atatürk, devletin en mühim işleri ve dünya siyaseti ile ilgilenmekte devam ediyordu. Hükümet Başkanını, Hariciye Vekilini ve diğer bazı devlet ricalini kabul ediyor, onlardan malûmat istiyordu. Onlara düşündüklerini söylüyor ve direktifler veriyordu. Bu mülakatları takip eden günlerin birinde milletlerarası durumun pek gergin olduğundan bahis açan Atatürk, çok zaman geçmeden Avrupa’da korkunç bir fırtına kopacağını, o müthiş kasırganın dünyanın her tarafına yayılacağını, insanlığın umumî bir harp musibetinin bütün fecayii ile bir kere daha karşılaşacağını beyan ettikten sonra, “Bizim için bu kanlı badirede tarafsız kalmak, harbe katılmamak ve devlet gemisini bu fırtına ortasında hiçbir maniaya çarptırmadan sevk ve idare ederek harp dışında ve sulh içinde yaşamaya çabalamak, bizim için hayatî ehemmiyeti haizdir” demişti.
Sıhhatli zamanlarında olduğu gibi hastalığı esnasında dahi uzağı gören, iyi düşünen, en uygun kararları alan bu büyük asker ve devlet adamı, akıbet hastalığa mağlup oldu ve muazzam bir şan ve şeref halesi içinde ebediyete intikal ederek kendisini ihtiraslı ve sonsuz bir hayranlıkla seven, tekrîm eden milletini ebedî bir mateme gark etti.
Hemen her milletin askerî kıtalarla cenaze merasimine katılmaları, milletler topluluğunda, en şuurlu insaniyet âleminde dahi bu büyük kaybımızın ne kadar umumî ve derin bir teessür uyandırdığının açık ve bariz belirtileri olmuştur.
Alıntı : Prof. Dr. Utkan Kocatürk
https://youtu.be/GUS-pSXlPSw
Günün Sözü : " Fikirler Cebir ve Şiddetle Top ve Tüfekle Asla Öldürülemez." Mustafa Kemal ATATÜRK
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
8Kasım 2017, Antalya
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
-
Merhaba Değerli Dostlar, Bu sayfamızda Armut dibine düşer sözünün anlamı hakkında bilgi vermek isterim. Hepimizin bildiği ve zaman zaman...
-
Çok Değerli Dostlar Merhaba, Bugüne, Bloğumuzun adı ile ilgili bir yazımı paylaşarak başlıyorum. Gerçek Do...
-
Merhaba Gönül Dostlarım, Bu yazımızda İstanbul' da yaşayan ve çalışan Kadınlarımızın bu şehirde günlük yaşantıları esnasında ...
-
Merhaba Gönül Dostlarım, Bu yazımda hepimizin bildiği bir şarkının nağmelerinde takılı kalan hüzünlü bir hikayeyi sizlerle paylaşac...
-
Merhaba Değerli Dostlar, Turizm yörelerimizle ilgili tanıtım yazılarımızın bugünkü durağı Konya ilimiz olacak. ...
-
Film ve Animasyon Merhaba Gönül Dostlarım, Umudunu Kaybetme Filmine Konu Olan Chris Gardner’in Gerçek Hikayesi ABD’li ünlü iş a...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder