Merhaba Değerli Dostlar,
İslami Hicri Takvimde Recep, Şaban aylarından sonra Ramazan Ayı gelir. Bu yıl Ramazan ayı 27 Mayıs 2017 Cumartesi günü başlayacaktır. İslam aleminin bu mübarek günleri ve Ayları Müslümanlar için büyük bir öneme sahiptir.
Bu nedenle önümüzdeki Ramazan Ayında zaman zaman Bloğumuzda eğitici, öğretici, ibret verici bazı dini hikayelere ve Menkıbelere yer vereceğim. . Bu yazılarım esnasında İslam alemi tarafından tanınan bazı önemli Ermiş ve Evliyalarımızın Türbelerini önemli Camilerimizi, Medreselerimizi, Külliyelerimizi çok değerli Tarihçilerimizin kendi anlatımları ve ayrıca Videolar ile sizlerle paylaşmağa çalışacağım. Umarım bu hikayeleri siz değerli okuyucularım olarak beğenirsiniz...
Bugünkü hikayemiz " Somuncu Baba Hikayesi" 1 Nisan 2016 da, aynı isim altında Sinema filmi olarak gösterime giren bu filmde, Somuncu Baba: Aşkın Sırrı filmi ilk haftasında listeye beşinci sıradan giren filmler arasında yer almış. Somuncu Baba: Aşkın Sırrı filminde genç bir dervişin ilahi aşkı arayışı ve arayışındaki zorlu mücadelesi anlatılıyor. Belli bir kitlenin izleyebileceği film olması sebebiyle fazla gişesi olması beklenmiyordu, ancak tarihimizdeki bu tip şahıslara ait daha çok film yapılmasını bekliyoruz. Aşağıda Filmin kısa bir fragmanını izleye bilirsiniz.
Önce Kendinizi Sevin ve sonra da Sevdiklerinizin değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun...
En iyi dileklerimle. Esen kalın..
Somuncu Baba Hikayesi,
Türkistan’daki Buhara şehrinden yola çıkarak Mekke – Medine’yi dolaştıktan sonra 1389 yılında Bursa’ya yerleşen Muhammed Şemseddin, gösterdiği kerametlerle bir anda halkın sevgisini ve saygısını topladı.
Yıldırım Bayezid’in kızı Hundi Hatun’la evlenen Muhammed Şemseddin halk arasında Emir Sultan adıyla anılır oldu. O, halkı din yoluna çağırırken Padişah’ı da bazı konularda uyarıyor, O’na yardımcı oluyordu.
Bu arada, Emir Sultan‘dan önce Bursa’ya gelip yerleşen ve her gün çarşıya gelip:
– Somun var müminler, somun var!
diye ekmek satan bir ulu kişi daha vardı ama halk, “Somuncu Baba” dediği bu zatın kerametlerinden habersizdi.
Günlerden bir gün, Yıldırım Bayezid’in damadı Emir Sultan hazretleri, elindeki çömlekle birlikte bu zatın fırınına çıkageldi! Ekmeklerle birlikte çömlekteki yemeğin de pişirilmesini istiyordu.
Somuncu Baba, küreğin üzerine koyduğu çömleği fırına sürmeye çalıştı ama, nafile! O küçük çömlek fırına bir türlü girmiyordu!..
Somuncu Baba, geride durup seyreden Emir Sultan’ın yüzüne baktı ve yüzünde beliren tatlı bir tebessümle konuştu: “
Emir Sultan küreği aldı ve kolayca içeri sürmeyi başardı. Ama fırının içinde ateş yoktu ve soğuktu. Soran gözlerle ama tatlı bir tebessümle Somuncu Baba’ya baktı. Somuncu Baba yine aynı eda ile konuştu:
– Bekle… Az sonra pişer!
Karşılıklı gösterilen kerametlerden sonra iki ulu kişi birbirlerini tanıyıp dost olmuşlardı.
Niğbolu zaferinin anısına Bursa Ulu Cami’yi yaptıran Yıldırım Bayezid, açılışı damadının yapmasının uygun olacağını düşünmüştü. Cuma günü, kalabalık cemaatin önünde seslendi:
– Ya Emir! Kapıları sen aç ve cemaate vaaz edip namaz kıldır. Veli kişi olduğun için bu şeref sana aittir!
Emir Sultan cevap verdi:
– Hayır Sultanım! Bu şerefi Şeyh Ebu Hamideddin-i Aksaray'ı hazretlerine vermelisiniz!
– Bu zat kim ola ki?
– Belki duymuşsunuzdur Sultanım… Somuncu Baba derler bir ekmekçi hoca vardır. Ulu Cami işçilerine de ekmek satmıştır. İşte bu zat O’dur!
Somuncu Baba:
diyerek bütün alçakgönüllülüğüyle camiyi açtı, kürsüye çıkıp vaaz ve nasihatlerde bulundu.
Hutbe' de Fatiha süresinin yedi farklı tefsirini yapar. Tefsir bittikten sonra;
"Fatiha süresinin ilk tefsirini bütün cemaat anlar,
ikinci tefsiri cemaatin büyük bir kısmı anlar,
üçüncü tefsiri cemaatin yarısı anlar,
dördüncü tefsirini cemaatin küçük bir kısmı anlar,
beşinci tefsiri cemaatin çok azı anlar,
altıncı tefsiri birkaç kişi anlar,
ve yedinci tefsiri sadece kendisi anlar"
Cemaat Somuncu babalarının ne kadar büyük bir Allah dostu Evliya olduğunu görünce cami çıkışında onun elini öpmek isterler. O mübarek Zat cemaatin isteğini kıramaz bir rivayete göre Ulu Camiin üç kapısından çıkan cemaat 'e elini öptürür. Böylece bütün cemaat Hazretin elini öpme şerefine nail olur.
Artık dağılmaya başlayan cemaat kendi aralarında konuşurken kendilerinin somuncu babanın elini öptüğünü anlatırken birden farklı kapılardan çıktıkları halde elini öptüklerini anlarlar. Kendilerinin Somuncu babalarının kerametini görünce Somuncu babalarına koşarlar. Oradaki görevi biten Hazret 2 rekat namaz kılıp, insanlarla vedalaştıktan sonra tekbir getirerek Bursa'dan ayrılır. O günden sonra bir daha Bursa yakınlarında görülmez. Hamidettin-i Aksarayi Hazretleri Soluğu Kayseri'de alır. Herkes O’na hayran olmuştur.
"Fatiha süresinin ilk tefsirini bütün cemaat anlar,
ikinci tefsiri cemaatin büyük bir kısmı anlar,
üçüncü tefsiri cemaatin yarısı anlar,
dördüncü tefsirini cemaatin küçük bir kısmı anlar,
beşinci tefsiri cemaatin çok azı anlar,
altıncı tefsiri birkaç kişi anlar,
ve yedinci tefsiri sadece kendisi anlar"
Cemaat Somuncu babalarının ne kadar büyük bir Allah dostu Evliya olduğunu görünce cami çıkışında onun elini öpmek isterler. O mübarek Zat cemaatin isteğini kıramaz bir rivayete göre Ulu Camiin üç kapısından çıkan cemaat 'e elini öptürür. Böylece bütün cemaat Hazretin elini öpme şerefine nail olur.
Artık dağılmaya başlayan cemaat kendi aralarında konuşurken kendilerinin somuncu babanın elini öptüğünü anlatırken birden farklı kapılardan çıktıkları halde elini öptüklerini anlarlar. Kendilerinin Somuncu babalarının kerametini görünce Somuncu babalarına koşarlar. Oradaki görevi biten Hazret 2 rekat namaz kılıp, insanlarla vedalaştıktan sonra tekbir getirerek Bursa'dan ayrılır. O günden sonra bir daha Bursa yakınlarında görülmez. Hamidettin-i Aksarayi Hazretleri Soluğu Kayseri'de alır. Herkes O’na hayran olmuştur.
Mezarının yeri tam olarak nerede olduğu bilinmemekle beraber, Türbesinin Malatya' nın Darende ilçesinde olduğu sanılmaktadır...
Alıntı : uslanmaz.com
Alıntı : uslanmaz.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder