Merhaba Değerli Dostlar,
Kişisel Gelişimimize katkı sağlıya bilecek, bir başka Belgin Eryavuz yazısını aşağıda sizlerle paylaşıyorum.
Sosyal bir varlık olan insan diğer insanlarla iletişim halindedir. İnsanlar arasındaki ilişkilerde, karşı tarafla olan etkileşim sürecindeki insan davranış biçimleri pasif, atılgan, saldırgan ve manipülatif davranış olmak üzere 4 farklı şekilde karşımıza çıkmaktadır.
İnsanlar kendilerine söylenen iyi veya kötü sözleri zamanla unutabiliyor, Kendilerine yapılan olumsuz davranış ve hareketleri de unutabiliyor, ama insanların tek aklında kalan ve hiç bir zaman unutamadıkları tek bir şey var, oda onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizdir.
Bu davranış biçiminde bence en etkili olan Irkçılık olsa gerek.
Peki ama ırkçılık nedir:
1.
2.
insanların toplumsal özelliklerini ırksal özelliklerine indirgeyen ve bir ırkın öteki ırklara üstün olduğunu öne süren öğreti.
eş anlamlısı: | anasoyculuk |
Bir halkın, bir grup İnsanın diğer halk ya da İnsanlardan farklı olmakla kalmayıp, aynı zamanda diğerlerinden fiziksel, entelektüel ya da ahlâki bakımdan daha iyi, daha güçlü, daha yüksek ya da daha yaratıcı olduğunu, bu üstünlüğün atalardan miras alınmış olan biyolojik farklılıklardan kaynaklan dığını savunan anlayış.
İnsanlardaki bu kötü davranış biçimi uzun bir süre tekrarlandığında insanda alışkanlık yapar. bu durum günümüzde tüm dünya insanları arasında gittikçe boyutları engellenemeyecek bir davranış biçimi şeklinde yaygınlaştırılmaktadır. Bu konuyu gelecek yazılarımda daha detaylı bir şekilde sizlerle paylaşmak isterim.
Önce Kendinizi Sevin ve sonra da Sevdiklerinizin değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun...
En iyi dileklerimle. Esen kalın...
En iyi dileklerimle. Esen kalın...
KALICI OLAN SADECE HİSLER Mİ?
"İnsanlar
onlara ne söylediğinizi unutabilirler. İnsanlar onlara ne yaptığınızı da
unutabilirler. Ama insanlar, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla
unutmazlar."
Bu
satırlar ödüle doymayan Amerikalı yazar, şair, dansçı, aktris ve şarkıcı Maya
Angelou’ ya ait.
Öylesine
okuyup geçmek olmaz bu satırları. Kıymetini vermek
gerek.
Ama önce minicik bir öykü paylaşmama izin verin. Çünkü satırları öyle güzel destekliyor ki.
Öykümüz tamamen gerçek.
Sene
14 Ekim 1998.
Olay
kıtalar arası uçuş yapan bir uçakta geçiyor.
‘’Yolcu
kadınlardan birinin koltuk numarası, tesadüf eseri zenci bir adamın yanına denk
gelir. Yolcumuz bu durumdan oldukça rahatsız olur. Üstelik bunu açık açık
söylemekten de geri kalmaz. Ardından da hostesten yerinin değiştirilmesi için
yardım ister. Kadının haksız çıkışını izleyen ve anlamsız bulan yolcular
aralarında söylenmeye başlar. Ne gariptir ki konunun asıl muhatabı zenci adam,
kendisini çok kötü hissettiği halde sesini çıkarmaz.
Tüm uçak dolu olduğu için, kabin görevlisi son umutla birinci sınıfa bakar. Ve orada bir yer bulur.
Gecikme
telaşıyla hemen kadının yanına gelir. Güçte olsa bir yer bulduğunu, ancak bunun
için pilottan özel izin alması gerektiğini söyler. Pilot; hiç kimsenin sorun
yaratan birisinin yanında oturmaya mecbur tutulamayacağını belirterek; bu yer
değişiminin yapılmasına izni vermiştir.
Bu gerekçeyi duyan diğer yolcular şaşkındır. Kabin içinde yarattığı gerilimden habersiz kadın yolcu ise; savaşı kazanan bir kumandan edasıyla toparlanıp, yerinden kalkmaya hazırlanır. Çünkü duydukları onu memnun etmiştir.
Ancak tam o anda kabin görevlisi; zenci yolcuya döner. Kendisini birinci sınıftaki yeni yerine götürmesi için takip etmesini rica eder. Ardından da, böylesi can sıkıcı bir olaya sebebiyet veren bir kimsenin yanında oturmak zorunda bırakıldığı için, seyahat firması adına pilotun özürlerini iletir.
Bu sırada; yanındaki insandan dolayı yerinin değiştirilmesini isteyen kadın şaşkınlıkla olanları izlemektedir.
Olayın güzelliğini ve haklı gerekçeyi duyan yolcular uçak personelini alkışlayarak tebrik eder. Aynı yıl içinde kaptan pilot ve hostes uçaktaki bu duyarlı davranışlarından dolayı ödüllendirilir. Ve anlamlı o mesaj tüm personele iletilir.’’
Mesaj
aynen yazarımızın sözlerindeki gibidir. Bir daha okuyalım
mı?
"İnsanlar
onlara ne söylediğinizi unutabilirler. İnsanlar onlara ne yaptığınızı da
unutabilirler. Ama insanlar, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla
unutmazlar."
Yaşam içinde her daim kaliteli duruşun önemini belirtiyorum; sizler de biliyorsunuz artık.
İçten
gelen, sevgi kokan, hakkı hak edene tevazu ile pay eden; samimi her söz, her
davranış kaliteli duruşun simgeleri aynı zamanda. Ve kolay kolay unutulmuyor.
Çünkü gönüllere yer ediyor. Adeta perçinleniyor.
Peki
bu güzellikleri yaşam felsefesi haline getirmemiz, uygulayanlardan olmamız zor
mu?
Bence değil. İsteyelim, gönlümüzü koyalım yeter.
Şimdi bir başka sorum var.
Empati
yapabildiğimiz anlarda dahil olmak kaydıyla; insanoğlunun sevinç ve acılarını
gerçekten anlayabiliyor muyuz dersiniz?
Zaman
zaman evet. Büyük payda da ise hayır, anlayamıyoruz galiba.
Oysaki ideal zamanlamayı yakalayacak sabrımız ve içgüdülerimizle bunu da başarabiliriz.
Ne
dersiniz?
Kalbi hareketler, içinde sevgi ve hoşgörü barındırdığı sürece yanılma payımızı minimize edecektir diye düşünüyorum. Saygı ve tevazu ile yaklaşım tüm kalkanları indirecek kadar güçlü bana göre. Hele hele bir de sevgiyle beslenmişse.
Hayatımızdaki en büyük zenginliğimiz kalp kazanmak. Mademki sözler ve davranışlar yeri gelip unutulduğu halde hisler kalıcı oluyor; o halde tüm insanların ve hatta canlıların kendilerini değerli hissetmeye hakları var. Bunu yapabilenlerden olmamız dileğimle.
Sevgiyle kalın.
Belgin
ERYAVUZ 02.04.2015
Günün Sözü :
“İnsanlar onlara ne söylediğinizi unutabilirler. İnsanlar onlara ne yaptığınızı da unutabilirler. Ama insanlar, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar.”
(Benjamin Franklin)
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
01 Mayıs, 2017, Antalya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder