15 Mayıs 2017 Pazartesi

ANNELER VE KIZLARI




 

Merhaba Değerli Dostlar,

Bir başka Belgin Eryavuz yazısı ile birlikteyiz, "Anneler  ve Kızları" ile ilgili çok güzel bir yazısını sizlerle paylaşmak istedim. Kız çocuklarının Annelerine  keza  annelerin kız çocuklarına karşı, ilişki ve iletişim içinde olmaları gerektiğini anlatan çok güzel bir yazı...

Anneler, kızlarını korumak ve hataya düşmelerini önlemek için nasihatlerde bulunur, kızlar ise annelerinin destek olmasını beklerken kendilerini anlamadıklarını, eleştiride bulunduklarını düşünür.

Durum böyleyken anlaşabilmek zor gibi gözükse de imkansız değildir.
Anneler ve kızları arasındaki uyuşmazlıklar günümüzde sıkça rastlanan bir durum. Peki, bu anlaşmazlıklar nasıl çözülür?

 Bu konudaki uzman ve psikolog görüşlerine  kulak verdiğimizde Anne ve  Kızı ilişkileri hakkında bizlere hangi önerilerde  bulunuyorlar.
ANNE-KIZ İLETİŞİMİNİ GÜÇLENDİRECEK 10 ÖNERİ!
  • ERGENLİK ÖNCESİNDE ARANIZI İYİ TUTUN
  • BİRBİRİNİZİ DİNLEYİN
  • EMPATİ KURUN
  • AŞIRI KONTROLCÜ TAVIRLARLA YAKLAŞMAYIN
  • ARANIZDAKİ SAYGIYI KORUYUN
  •  EVE GİRİŞ-ÇIKIŞ SAATLERİ KONUSUNDA ANLAŞMAYA ÇALIŞIN
  • BİRBİRİNİZE DESTEK OLUN
  • BAŞKALARINI ÖRNEK GÖSTERMEYİN
  • ŞİDDETE BAŞVURMAYIN
  • “ELALEM NE DER!”

    Alıntı : hürriyet.com.tr Yayın tarihi: 29.10.2015   
     
Önce Kendinizi Sevin ve sonra da Sevdiklerinizin değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun...
En iyi dileklerimle. Esen kalın..
               

                                 
ANNELER VE KIZLARI...
Öyle ilişkiler vardır ki insan hayatında hiçbir zaman unutulmaz. Birbirlerine yükledikleri misyonla yıllar içinde gökkuşağının bin bir değişik rengine bürünse de hep içimizi ısıtır, hep yanımızda, hep kalbimizin en özel yerindedir. Yaşamımız boyunca içimizi titreten bu eşsiz sevgi armonisinin kahramanları ise çok özel bir ikilidir.
Anneler ve kızları…
İki farklı nesil, iki farklı yaş aralığında salınan…  
Ama her zaman beraber atan bir yürekle…
Bir kız annesi olmak ve annesinin sevgisiyle büyüyebilecek kadar şanslı bir kız çocuğu olarak doğmak…
Anneler ve kızları…
Birbirlerinden kopartılamayacak kadar sağlam ve derin bağlarla bağlı olan bu güzel ikili için dile getirilecek o denli anlamlı söz var ki… Doğduğu andan itibaren cicili biçili rengarenk giysilerle süslediğimiz , kendimizden çok onların mutlu olmasını dilediğimiz kızlarımız; canımızın, kanımızın birer parçası olarak yetişirken zaman içinde bizlerin en yakın arkadaşı, sırdaşı ve dostu olan kalbimizin en değerli varlıkları…

Bunu başarabilen şanslı annelerdenseniz değmeyin keyfinize…

Ama ne kadar genç yaşta anne olursanız olun; aradaki yaş ve nesil farkına yenik düşüp herkes kendi çağının diretmelerini öne sürüyor, kendi yaşını yaşamak istiyorsa; kalplerdeki o yoğun sevgi bile çatışmaların, kavgaların önüne geçemiyor ne yazık ki. Biz anneler kızlarımızdan daha çok olgunluk beklerken ve  her şeyi kendi kuşağımızdakilerle kıyaslarken; kızlarımızda biz annelerin aşırı düşkünlüğünü, her şeylerini paylaşacak en yakın arkadaşları olma isteğimizi, gelecekleri ile  ilgili endişelerimizi  anlamak istemiyorlar belli ki… oysa ki  bu güzel ikilinin sırdaşlığı, arkadaşlığı, sımsıcak sevgileri  kavgalarından, tartışmalarından çok daha önemli bence ve dile getirilmeli özgürce.
Geçtiğimiz yıllarda Mersin’de, Konya’da ölümle sonuçlanan anne kız tartışması; Pakize Suda’ nın kız kardeşleri ile beraber annesiyle hep çatıştığını anlatan köşe yazısı, bunu hastalıklı bir sevgiye benzetmesi,’’ anneler ve kızları hiçbir zaman anlaşamazlar’’ diyerek kesin hüküm koyması, hatta bunu kadınlar arası düşmanlığa benzetmesi…  o dönemlerde beni çok düşündürdü ve üzdü açıkçası.
Yaşamı boyunca annesiyle arkadaş olan ve hiçbir çatışma yaşamayanlar için anlaşılması zor olsa da çevremden edindiğim izlenimler bu örneklerin çoğunlukta olduğunu gösteriyor.
Bunun nedenini çoğunlukla ‘baskın karakter hegemonyası’ na bağlıyor konunun uzmanları. Bu tarz insanlar yaradılışları gereği hemen her şey üzerinde söz sahibi olmak isteyen, kurdukları otorite zincirinin koparılmasına asla izin vermeyen kişiler ve anne olduklarında da bu özelliklerini devam ettiriyorlar özellikle kızlarına karşı. Sevdiklerini o zincirin içine hapsettiklerinin farkına dahi varmadan kurdukları düzenin en iyisini olduğunu düşünüyor, bu düşüncelerinden taviz vermiyorlar. Adeta ‘’benim dediğim doğrudur, seçtiğim yol yürünecek en doğru yoldur’’ diyerek inat ediyorlar. Sevdiklerinin hislerine, düşüncelerine zaman ayırmayı, istediklerini dinlemeyi akıllarına dahi getirmiyorlar.
İşte böylesi baskın karaktere sahip bir anne kızıyla istemese de sürekli çatışmalar yaşıyor. İşleri hayli zor olan kızları ise yaşantılarının büyük bir bölümünü kendilerini annelerine beğendirmekle, bir iki övgü dolu sözü duymak adına çabalamakla geçiriyor. Kendi mutluluklarını hiçe sayıp sadece annelerini mutlu etmek adına didinip duruyorlar. Annelerinin istediği mesleği seçip, yine annelerinin önerdiği eş adayı ile evleniyor ve bir gözleri annelerinde onlardan bir iki güzel söz duymak istiyorlar. Övgü dolu sözler duymak bir yana  her yaptıkları eleştirilince de zaman zaman didinmelerinin boşa gittiğini görüyor; içe kapanık, mutsuz bireyler haline geliyorlar. Geçen zaman içinde kendi mutsuzluklarını daha fazla ört bas edemedikleri patlama anlarında ise anneleriyle karşı karşıya gelip hiç istemedikleri sözleri sarf ediyor, akıllarına dahi getirmedikleri eylemlerde bulunabiliyorlar. Etkiye tepki misali bu tarz bir durum her iki tarafı da fazlası ile yıpratıyor.
Anne kız ilişkisini son derece naif ve sevgi dolu olarak yaşayan, tadan birisi olarak annelerin kızlarıyla neden sürekli çekiştiğini ben de anlamakta zorluk çekiyorum. Ve bu tarz örnekleri gördükçe tüm yaşamım boyunca ne denli şanslı olduğumu her defasında bir kez daha anlıyorum.

Çünkü ben canım annemle tüm yaşamım boyunca öyle iyi anlaştım ki… O benim her zaman için en yakın arkadaşım, dostum, sırdaşım oldu. Çocukluğum mis gibi kurabiye kokan bir evde annemle ve ablamla  oyunlar oynayarak geçti. Okuldan eve geldiğimde beni sımsıcak karşılayan annemin o güzel gülümsemesini nasıl unutabilirim. Genç kızlığımda ve evlendikten sonra ise o sıcacık gülümsemesi hep benimle beraber oldu; dertlerimde üzüntülerimde içimi aydınlattı. Evet onu kaybedeli yıllar oldu, ama o gökyüzünün uzak diyarlarından rüyalarıma gelerek içimi aydınlatmaya, bana sevgisini hissettirmeye  devam ediyor.  

Şimdi ben de bir kız annesiyim ve annem kadar olamasa bile elimden gelen tüm gayretle canımın yanındayım. Ve dilerim ki ileride kızımda benden, benim annemden bahsettiği gibi güzel bahseder ve beni her andıkça yüzündeki gülümseme anlamına anlam katar.

Bir oğlum olmadığı için anne oğul arasındaki diğer muhteşem ilişkinin boyutlarını henüz bilmiyorum. Henüz diyorum çünkü vakti zamanı gelip, canımın canı kızım evlendiğinde laf aramızda hazıra konacak ve aslan gibi bir oğul  sahibi olacağım. Tıpkı annemin dediği gibi ben de onu en az kızım kadar sevecek, kalbimin en özel yerinde koruyacağım. Darısı tüm annelerin ve kızların başına olsun ve aralarındaki bu naif sevgi hep güzelliklerle hatırlansın.

Sevgiyle kalın
Belgin ERYAVUZ
21 Şubat 2011 Pazartesi

https://www.facebook.com/hurriyet/videos/10158787727405694/


Internet Haber adlı yayıncıdan nil karaibrahimgil için hikaye resmi


Günün Sözü : "Anne- Kız  ilişkisi, kelimelere dökmenin neredeyse imkansız olduğu güzellikte, anlatmaya hiçbir dilin yetmeyeceği, kutsal bir  ilişkidir."

İbrahim Birol,  http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
15 Mayıs, 2017, Antalya

türkiye simgesi resim ile ilgili görsel sonucu
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder